Mentha pulegium (Yarpuz)
Mentha pulegium (Yarpuz) genelde sulak alanların civarında görülen ve yaz başından güz başına kadar çiçek açan bir bitkidir.
- 1
Çiçek
Mentha pulegium: 15/07/2023; Babalı; 5 m.; deniz kenarı. © Hüseyin Doğan
- 2
Yarpuz
Ortaçağ'dan yarpuz çizimi.
- Alem:
Plantae
- Takım:
Lamiales
- Aile:
Lamiaceae
- Cins:
Mentha
- Literatür:
Sp. Pl.: 577 (1753).
- Yazar:
L.
- Dağılım:
- Eşadlar:
- Kayıtlar:
Mentha pulegium (Yarpuz), Ballıbabagiller ailesine bağlı Nane cinsinden genellikle 10 ila 40 cm büyüyebilen dik ila yatık yükselici ve çok yıllık bir bitkidir.
Tanımı#
Yapraklar 8 ila 30 mm uzunluğunda ve 4 ila 12 mm genişliğinde, darca eliptik, tabanda daralıcı ila neredeyse dairesel, kısaca saplı ve kenarları belirsiz biçimde dişlidir. Çiçek halkaları yaprak benzeri bırahteler tarafından desteklenmektedir. Çanak 2,5 ila 3 mm uzunluğunda, tüpsü, zayıf biçimde iki dudaklı ve boğaz tüylüdür. Taç tüpü altta kamburlu ve leylak renklidir. Mentha pulegium dilimizde filiskin ve yarpuz adları ile bilinmektedir.
Gözlem bilgileri#
Mentha pulegium doğal olarak Akdeniz havzası ve Batı Asya’da yayılış gösterir ancak günümüzde dünyanın büyük bölümüne dağılmıştır. Sulak alanların kenarında görülen bitki umumiyetle haziran ve eylül ayları arasında çiçek açmaktadır ve bitkiyi deniz seviyesinden 1300 metreye kadar olan rakımlarda il genelinde gözlemlemek mümkündür.
Etimoloji#
Cins adını, Hades’in sevgilisi olan ancak kıskançlık nedeniyle Persephone tarafından nane bitkisine dönüştürülen Kokitoslu Mentha (μίνθη) adındaki nimften almıştır. Bitkinin Hades ile olan ilişkisi nedeniyle cenaze törenlerinde ölülerin kokularını gizlemek için kullanılmıştır. Cinsin Türkçe adı nane Süryanice kaynaklıdır. Epitet Antik Yunanca pire anlamına gelir ve bu bağlamda türün geleneksel olarak pire kovucu olarak kullanılmasına işaret eder. İkili adlandırma öncesi adı “Pulegium latifolium”dur.
Kullanımı#
Mentha pulegium taze ya da kurutularak çorbalara, yemeklere ve salatalara eklenmiştir. Taze ya da kurutulan yapraklarından çay elde edilmiştir. Yaprakları böcek kovucudur. Bitkiden elde edilen yağ sabun yapımında kullanılmıştır. Fare ve sıçanları uzak tutmak için evlere serpilmiştir. Vücuttaki açık yerlere sürüldüğünde sivrisinekleri engeller. Diğer yandan Ortaçağda yemek artıkları doğrudan sofrada iken köpeklere atılırdı, bu bölgelerde pire olmasını engellemek için de yemek artıkları ile birlikte atılırdı. Yapraklardaki uçucu yağ antiseptiktir, ancak büyük dozda alındığında toksiktir. Tüketimi bebek ve çocuklar için ölümcüldür. Karaciğere zarar verebileceği ve düşüğe neden olabileceği rapor edilmiştir. Hamile kadınlar için reçete edilmemelidir.
Bayılma, gaz, safra, gut ve hepatit hastalıkları tedavisi için ve temizleyici ilaç olarak kullanılmıştır. Soğuk algınlığı, grip, karın krampı tedavisinde kullanılmıştır. Ayrıca terletici ve şişkinlik gidericidir. Çiçek ve tüberküloz tedavisinde başvurulmuştur. Antiseptik, spazm çözücü, gaz giderici, terlemeyi arttırıcı, adet kanamasını uyaracı, sakinleştirici, uyarıcı ve toniktir. Sindirim salgılarını harekete geçirerek sancı ve şişkinliği önler. Bunun yanında rahim kaslarını uyararak adeti teşvik eder. Yapraklardan yapılan çay, geleneksel olarak ateş, baş ağrısı, minör solunum yolu enfeksiyonları, sindirim bozuklukları, adet şikayetleri ve çeşitli küçük rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmıştır.
Türk Uygarlığındaki yeri#
Yârpûz (يارپوز), bitkinin Türkçedeki karşılığıdır. Metinlerimizde bitkinin Farsça karşılığı olan fûdenec (فوذنج) ve Arapça karşılığı olan habak (حبق) ile birlikte budine, tağ yârpûzı (طاغ يارپوزى) ve sahrâ yârpûzı (صحرا يارپوزى) isimleri de kullanılmıştır. Halîmî, gelîcen, yarpuz, pûzîne ve fûtencin aynı bitki olduğunu belirtmiştir. Yârpûz, kaynaklarımızda dört farklı bitkinin ortak adı olarak geçmektedir. Arapça metinlerde kullanılan ortak isim fûdenectir. Bitkilerin tamamı aynı aileye bağlıdır. Bitkiler Yunanca metinlerde kendilerine özgü isimlerle geçer ancak hem bu isimlerin yakın olması hem de bitkilerin yüzeysel olarak birbirine benzemeleri nedeniyle bu metinlerden Arapçaya yapılan tercümelerde tamamı tek başlık altında toplanmıştır.
Glechon (γλήχων)’un mide bulantısı, rahim şikâyetleri, gut, yılan ısırması ve spazm vakalarında kullanıldığı, müshil, âdet söktürücü, diş eti güçlendirici, iltihap giderici, düşük yaptırıcı, kaşıntı giderici, gaz giderici ve sindirim kolaylaştırıcı olarak faydalanıldığı, bayılanları ayıltmak için burun deliklerine sirke ile sürüldüğü; pseudodiktamnos (ψευδοδίκταμνον)’un yılan ısırması ve dalak rahatsızlıkları tedavisinde kullanıldığı, düşük sonrası kalıntıların atılması ve doğumu hızlandırmak için yararlanıldığı, bitki ile beslenen keçilere ok işlemediğine inanıldığı, demirden yapılan silahların açtığı yaraları tedavi etmek için uygulandığı, zehirli canlıları uzak tutmak için yere serpildiği; ballote (βαλλωτή)’nin köpek ısırması ve cilt hastalıklarını tedavisinde kullanıldığı; kalaminthe (καλαμίνθη)’nin yılan ısırması, siyatik, mide ağrısı, fıtık, nefes darlığı ve sarılık vakalarında başvurulduğu, panzehir, parazit düşürücü, âdet söktürücü, düşük yaptırıcı ve idrar söktürücü olarak yararlanıldığı, yılanları uzak tutmak için yerlere serpildiği ya da yakıldığı yazılmıştır. İbnü’l-Baytâr, yabanda, dağda ve sulak alanlarda yetişen üç türü olduğunu belirtmiştir.
İslam tıbbı#
Bitkiler Anadolu’da, yüz felci, kulak rahatsızlıkları, koku alma duyusunun yitmesi, baş ağrısı, epilepsi, işitme kaybı, mide hastalıkları, karaciğer hastalıkları, kadın hastalıkları, diş rahatsızlıkları, boğaz rahatsızlıkları, safra ve dalak hastalıkları, siyatik, uyuz, diş eti hastalıkları, ses kısılması, kalp hastalıkları, göz rahatsızlıkları ve ödem tedavisinde kullanılmış, ayrıca ağız kokusu giderici, parazit düşürücü, panzehir, hıçkırık giderici ve âdet söktürücü olarak faydalanılmıştır. Bitkiler tat vermesi için çorbalara eklenmiş, suyu sirke ile birlikte buruna damlatıldığında akıl kaybına iyi geldiğine inanılmıştır. Yârpûz veterinerlik uygulamalarında da yer bulmuştur. Atlarda sakağı hastalığının tedavisinde kullanılmıştır. Tüy değiştirme zamanı kuşların yemlerine ve sularına eklenmiştir.
Isıtıcı, inceltici ve sindirimi destekleyici meşhur bir bitkidir. İçildiğinde âdet söktürür, fetüsü ve doğum sonrası kalıntıları çeker. Tuz ve balla içildiğinde balgam söktürücüdür. Ekşi şarap ve su ile karıştırıldığında mide bulantısı ve ağrısını giderir. Şarapla alınırsa vahşi hayvan tarafından ısırılanlara fayda sağlar. Sirke ile burun deliğine sürülürse bayılanları ayıltır. Öğütülerek yakılırsa diş etlerini güçlendirir. Polentaile uygulanırsa tüm iltihapları yatıştırır. Gut hastalarına cilt tahriş olana kadar sürülmüştür. Tuzla sarıldığında dalak hastalarına faydalıdır. Kaynatılan suyunun kaşıntı giderici olduğu söylenmiştir. Rahim şişlikleri için oturma banyosuna eklenmiştir. Çiçekli dönemde bitkiyi tüketen koyunların sürekli melediği söylenir. DI 3-31.
Antikçağ#
Yarpuz bayılma nöbetlerinde bilinci geri getirme özelliği ile bilinmektedir. Sirke dolu cam şişelerde saklanır. Bu nedenle Varro, yatak odalarımıza konulmaya, gül çelenginden daha çok yarpuz çelenginin layık olduğunu ilan eder. Yine ona göre başa takıldığında baş ağrısını önemli ölçüde hafifletir. Kokusunun soğuk ya da sıcağın zararlı etkilerinden başı koruduğu ve susuzluk önleyici olduğu kabul edilmiştir. Kulaklarının arkasında bir çift yarpuz taşıyanların sıcaktan asla rahatsız olmayacağı bildirilmiştir. Çeşitli ağrılar için polenta ve sirke ile uygulanır. Dişi mor çiçekli, erkek ise beyaz çiçeklidir ve dişi daha etkilidir. Tuz ve polena ile soğuk suda alınırsa mide bulantısını keser, göğüs ve karın ağrılarını dindirir. Su ile alındığında mideyi kemiren ağrıları geçirir, sirke ve polenta ile kusmayı durdurur. Tuz, sirke ve polenta ile bağırsakları gevşetir. Kaynatılmış bal ve nitre ile alınırsa bağırsak şikâyetlerine şifadır. Şarapla içildiğinde idrar söktürücüdür. Eğer şarap Aminea üzümünden yapılmışsa mesane taşlarını dağıtır ve tüm iç ağrılarını dindirir.
Naturalis Historia#
Bal ve sirke ile alındığında âdet akışını değiştirir, doğum sonrası kalıntıları çeker, rahmi onarır ve ölü fetüsü atar. Dili tutulanlara tohumu koklatılmış ve epilepsi hastalarına sirke ile verilmiştir. Su içilmek için elverişli değilse içine ezilmiş yarpuz yaprakları serpilmelidir. Yılan tarafından ısırılanlara kaynatılarak, akrep sokan kişilere de şarapta dövülerek verilir. Ağız yaraları ve öksürük için de faydalı olduğu düşünülmektedir. Taze toplanmış çiçekleri yakılırsa dumanı pireleri öldürür. Xenocrates, ateşli hastalara yüne sarılmış yarpuz koklatılması ya da çarşafın altına konulmasını tavsiye etmiştir. Üşüme sonucu başlayan öksürükte hastanın vücudu banyodan önce ovulmuştur. Aynı uygulama titreme nöbetleri, mide kasılması ve sancılarında da yapılmaktadır. Gut hastalığına da çok iyi gelir. Spazmı olanlara bal ve tuzla içirilmiştir. Akciğer rahatsızlıklarda balgam çıkarmayı kolaylaştırır. Tuzla alındığında dalak ve mesane için faydalıdır, astım ve gaza iyi gelir. İnsan ısırmasına karşı özellikle faydalıdır. Kuru kökü yara izlerini düzeltebilir. PL 20-54.
Bu maddeye Ballota pseudodictamnus, Ballota nigra ve Clinopodium nepeta taksonları da dahildir. © Doğan, Hüseyin (2023). Anadolu Türk Uygarlığında Bitkiler (XIII-XV. yy.) Yayımlanmamış Doktora tezi, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli, s.709-711.