Paliurus spina-christi (Kara çalı)
Paliurus spina-christi (Kara çalı) genelde çalılık alanlarda görülen ve bahar sonundan yaz ortasına kadar çiçek açan bir bitkidir.
- 1
Çiçek
Paliurus spina-christi: 25/05/2021; Yalakdere; 190 m.; çayır. © Hüseyin Doğan
- 2
Kara çalı
Ortaçağ'dan kara çalı çizimi.
- Alem:
Plantae
- Takım:
Rosales
- Aile:
Rhamnaceae
- Cins:
Paliurus
- Literatür:
Gard. Dict., ed. 8.: [s.p.] (1768).
- Yazar:
Mill.
- Dağılım:
- Eşadlar:
Paliurus spina-christi (Kara çalı), Cehrigiller ailesine bağlı Karaçalı cinsinden genellikle 2 ila 4 metre büyüyebilen yaprak dökücü bir çalıdır.
Tanımı#
Genç dallar yoğun biçimde kahverengimsi havlı iken olgun dallar tüysüzcedir. Sitipül dikenleri düğüm başına 2 adettir. Uzun olanı dik, 2 cm uzunluğunda, kısa olanı kancalı ve kıvrıktır. Yaprak sapı 3 ila 13 mm uzunluğunda ve havlıdır. Yaprak ayası yumurtamsı ila eliptik, simetrik ila asimetrik, 2 ila 4 cm uzunluğunda, 1,5 ila 3,5 cm genişliğinde, kağıtsı, 3 ya da teleksi damarlı, tabanı küt ila yüreksi, kenarı testere dişli ve ucu küttür. Çiçekler 3 ila 6 mm çapında, çıplak ve koltuklarda talkım halindedir.
Çiçek sapı 4 ila 8 mm uzunluğunda ve havlıdır. Çanak tüpü tablamsı, lobları üçgensi ve adaksiyal olarak hafifçe omurgalıdır. Taç yapraklar külahlı ve çiçek zamanı belirgin biçimde geriye kıvrıktır. Ercikler taç yapraklardan hafifçe kısadır. Yumurtalık 2 ya da 3 bölümlü ve boyuncuk 2 ya da 3 parçalıdır. Meyve tablamsı, 1,5 ila 3,5 cm çapında, çıplak, sıklıkla kalıcı çanak yapraklarla, ucu yuvarlak, kanat geniş, ince, 5 ila 12 mm uzunluğunda, kağıtsı ve dalgalıdır. Tohumlar ters yumurtamsı, kahverengimsi ve parlaktır. Dilimizde kara çalı, çalı dikeni, çaltı dikeni, çeşmezen, isa dikeni, kara çaltı, kara diken, kışla dikeni, kunar, sıncan dikeni, sincan dikeni, karaçalıdikeni, karaçalı, dikenliçalı ve avanaktamisi adları ile bilinmektedir.
Gözlem bilgileri#
Paliurus spina-christi doğal olarak İspanya ile Afgansitan arasında kalan bölgeye özgüdür. Ancak günümüzde Afrika ve Amerika’ya da dağılmıştır. Çalılık, dere kenarı ve tahrip edilmiş arazilerde görülmektedir. Umumiyetle mayıs ve temmuz ayları arasında çiçek açmaktadır. Bitkiyi deniz seviyesinden 1400 metreye kadar olan rakımlarda il genelinde gözlemlemek mümkündür.
Etimoloji#
Cins adı Antik Yunanca idrar söktürücü anlamına gelir. Cinsin bu amaçla kullanılmasına işaret eder. Cinsin Türkçe adı olan karaçalı ise büyük ihtimalle olgun meyvelerin aldığı renk ile bağlantılıdır. Epitet Latince İsa’nın dikeni anlamına gelir. İsa’nın çarmıha gerilmeden önce başına sarılan bitki olduğuna inanılır. Bu bitkinin meşhur süs bitkisi Euphorbia milii (Dikenler tacı) olabileceği yönünde de görüşler mevcuttur. Diğer bir görüş ise Ziziphus spina-christi (Hünnap, Mesih dikeni) türünü işaret etmektedir.
Kullanımı#
Meyvesi çiğ ya da kurutularak tüketilebilir. Tadı kuru elmaya benzer. Büzücü, idrar söktürücü ve toniktir. Ayrıca meyve ve yaprağı iltihap gidericidir.
Türk Uygarlığındaki yeri#
Kara çalu (قره چالو), bitkinin Türkçe karşılığıdır, Farsçadaki karşılığı olan, siyah diken anlamına gelen siyâhtalû (سياهتلو)’dan alınmıştır. Olasılıkla olgun meyvelerin rengine işaret etmektedir. Bitki için kullanılan isimlerden habb el-savdâ (حب السوداء), kara tohum anlamına gelir ve atıf aynı yöndedir. Çeşmezen (چشمزن) ismi Farsça çeşm (göz) kelimesi ile bağlantılı gözükmektedir. Bitkinin küresel meyvesinin merkezinde gözbebeğini andıran bir daire daha vardır. Bitkinin göz rahatsızlıklarında kullanıldığına dair metinlerimizde çok sayıda atıf olması bu bağlamda dikkat çekicidir. Metinlerimizde geçen şebeh (شبه), ise bitkinin Arapçadaki karşılığıdır.
Halîmî, çeşmek ve gözlik adı ile bilindiğini, meşhur bir göz otu olduğunu ve göz şikâyetlerinde kullanıldığını, ayrıca çeşmezenin Türkçe adının göz otı olduğunu yazmış, başka bir bölümde bitkiyi yeniden tanımlanmıştır. Bu tanım oldukça isabetli olduğu için olduğu gibi buraya alıyoruz: “şebeh bir dikenlü ağaçdur, üç zirâ’ mikdâr boyı olur, katı yirlerde biter, budakları katı olur, mersîn yapragı bigi yeşil saruluga mâyil kızılca çiçegi olur ve kendir bigi tohumı olur”.
Dioscorides, yılan sokması ve öksürük vakalarında kullanıldığını, taş düşürücü ve idrar söktürücü olarak faydalanıldığını; İbnü’l-Baytâr, zehirli hayvan ısırması vakalarında kullanıldığını yazmıştır. Bitki Anadolu’da, fıtık, idrar yolu hastalıkları, göz rahatsızlıkları ve yılan ısırması vakalarında başvurulmuş, ayrıca taş düşürücü olarak yararlanılmış, şerbet yapımında kullanılmıştır.
Dikenli ve sağlam yapılı meşhur bir çalıdır. Tohumu yağlı ve yapışkandır. İçildiğinde öksürük ve yılan ısırığına iyi gelir. Ayrıca mesanedeki taşları kırar. Yaprak ve kök büzücü olup kaynatılıp içildiğinde ishali kontrol eder. İdrar söktürücüdür ve vahşi hayvanlardan alınan ısırık ve zehirlere karşı etkilidir. Öğütülerek uygulanan kök, şişlikleri dağıtır. DI 1-92.
Sirenayka’da çalı formunda ve kırmızı meyveli bir bitki vardır. Meyvesi fındıksı bir yapı içerir, yenilebilir ve hoş bir tada sahiptir. Tadı şarapla daha da güzelleşir. PL 13-33.
© Doğan, Hüseyin (2023). Anadolu Türk Uygarlığında Bitkiler (XIII-XV. yy.) Yayımlanmamış Doktora tezi, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli, s.440-441.