Chelidonium majus (Kırlangıç otu)
Chelidonium majus (Kırlangıç otu) genelde nemli gölgeli alanlarda görülen ve bahar ortasından yaz sonuna kadar çiçek açan bir bitkidir.
- 1
Çiçek
Chelidonium majus: 28/05/2019; Altıoluk Yaylası; 1354 m.; yayla. © Hüseyin Doğan
- 2
Mamiran
Ortaçağ'dan mamiran çizimi.
- Alem:
Plantae
- Takım:
Ranunculales
- Aile:
Papaveraceae
- Cins:
Chelidonium
- Literatür:
Sp. Pl.: 505 (1753).
- Yazar:
L.
- Dağılım:
- Sıra:
- Kayıtlar:
Chelidonium majus (Kırlangıç otu), Gelincikgiller ailesine bağlı Kırlangıçotu cinsinden genellikle 30 ila 120 cm büyüyebilen çok yıllık bir bitkidir.
Tanımı#
Kazık kök koniksi, sağlam ve çok sayıda yanal köklüdür. Gövdeler talkımlı, dallı ve dallar düğümlerde daha yoğun olmak üzere havlıdır. Taban yaprakları birkaç adet, dökülücü, 2 ila 5 cm uzunluğunda saplı, havlı ya da çıplak, abaksiyal olarak mavimsi yeşil, adaksiyal olarak yeşil renkli, ters yumurtamsı dikdörtgensi ya da genişçe ters yumurtamsı, 8 ila 20 cm uzunluğunda ve derin teleksidir. Üst gövde yaprakları 5 ila 15 mm uzunluğunda saplı ve aya 2 ila 8 cm uzunluğunda, 1 ila 5 cm genişliğindedir.
Çiçek durumu bileşik salkım halinde ve çok sayıda çiçeklidir. Bırahteler yumurtamsı, küçük ve 1 ila 2 mm uzunluğundadır. Çanak yapraklar dökülücü, yumurtamsı, kayıksı, 5 ila 8 mm uzunluğunda ve çıplak ya da seyrek biçimde havlıdır. Taç yapraklar sarı renkli, ters yumurtamsı, 1 cm uzunluğunda ve düz kenarlıdır. Ercikler 8 mm uzunluğunda, iplikçikler sarı renkli, başçıklar dikdörtgensi, yumurtalık yeşil renkli, şeritsi, 8 mm uzunluğunda, çıplak, boyuncuk 1 mm uzunluğunda ve tepecikler 2 lobludur. Kapsüller dar biçimde silindirik, 2 ila 5 cm uzunluğunda ve 2 ila 3 mm genişliğindedir. Tohumlar koyu kahverengi, parlak, yumurtamsı ve peteksidir. Dilimizde kırlangıç otu, temre otu ve kına otu adları ile bilinmektedir.
Gözlem bilgileri#
Chelidonium majus doğal olarak Kuzey Afrika ve Avrasya’da yayılış gösterir. Ancak günümüzde Amerika kıtasında da dağılmıştır. Ormanlık alanlar, dere kenarı ve alpin çayırlarda görülmektedir. Umumiyetle nisan ve ağustos ayları arasında çiçek açmaktadır. Bitkiyi deniz seviyesinden 1600 metreye kadar olan rakımlarda il genelinde gözlemlemek mümkündür.
Etimoloji#
Cins adı Antik Yunanca kırlangıç otu anlamın gelir. Kırlangıçlar geldiğinde çiçek açtığına, gittiklerinde ise solduklarına dair eski bir inanışa işaret eder. Dioscorides kırlangıçların, yavrularının kör olması halinde yuvaya bu bitkiyi getirdiklerini kaydeder. Cinsin Türkçe adı olan kırlangıçotu da bu bilgilerle bağlantılıdır. Epitet Latince en büyük anlamına gelir. İkili adlandırma öncesi adları “Chelidonium majus, foliis quernis” ve “Chelidonium majus, folio laciniato”dur. Alttür epiteti olan büyük cins özelinde değildir. Buradaki atıf, türü Ranunculus ficaria’dan ayırt etmeye yöneliktir. Tür Antik Yunan ve Roma metinlerinde “khelidonion major” olarak geçer. Bu kaynaklardan beslenen İslâm metinlerinde ise “kelhidunu kebir” olarak.
Kullanımı#
Yapraklar pişirilerek tüketilir ancak kesinlikle fazla tüketilmemelidir. Her durumda yapraklar kullanılmadan önce kaynatılmalı, suyu boşaltılmalı ve bu işlem birkaç defa tekrarlanmalıdır. Zehirlidir. Kök suyu alerjiktir ve felce neden olabilir. Büyük dozda alımı; uyku hali, cilt tahrişi, solunum yolu tahrişi, şiddetli öksürük ve nefes darlığına neden olur. Ülser, ağızda yanma hissi, bulantı ve kusmaya neden olabileceği rapor edilmiştir. Göz ile temasından kaçınmalıdır. Hamilelere ve karaciğer hastalarına önerilmemektedir. Turuncu renkli özsuyu safraya benzediği için karaciğer sorunlarında da “benzer benzeri tedavi eder” ilkesi doğrultusunda kullanılmıştır.
Hafif yatıştırıcı ve spazm çözücüdür. Bunun yanında siğil tedavisinde haricen kullanılmıştır. Yaprakları; buruk, ağrı kesici, kostik, terletici, idrar söktürücü ve müshildir. Üst bölümleri yara, siğil, çıban, deri bozuklukları ve egzamaya uygulanır. Ayrıca gözle ilgili sorunlarda başvurulmuştur.
Türk Uygarlığındaki yeri#
Mâmîrân (ماميران), ya da mâmîrân rûmî, bitkilerin Farsça karşılığıdır. Bitki için Arapça karşılığı olan urûk el-sabâgîn (عروق الصباغين) ve Türkçe karşılığı olan sarulık otı (صرولق اوتى) ile kırlangıç otı (قيرالنغيج اوتى) da kullanılmıştır. Mâmîrân kelimesi normalde Antik Yunancada khelidonion (χελιδόνιον) olarak bilinen iki farklı bitkinin ortak adıdır. İki bitki hem Yunanca hem de Arapça metinlerde büyük ve küçük olmak üzere ifade edilmiştir.
Büyük mâmirân bu bitkidir, ancak Türkçe metinlerde kelimenin sıfatsız kullanıldığını gördük, biz de tüm mâmirân kullanımlarını bu madde içinde değerlendirdik. Ayrıca mâmîrân ikâmesi olarak kullanılan üçüncü bir bitki daha vardır ve mâmîrân çinî olarak bilinir. Dioscorides, bitkileri iki ayrı bölümde ele almıştır. C. majus yahut büyük mâmîrân, sarılık, diş ağrısı ve cilt iltihabı vakalarında kullanılmış, görüşü iyileştirmek için yararlanılmıştır.
Bitkinin kırlangıçlar geldiğinde ortaya çıkıp ve kırlangıçlar göç ettiğinde kuruduğuna, kırlangıçların kör yavrularını bu bitki ile tedavi ettiklerine inanılmıştır. Biz de günümüzde bu bitkiyi kırlangıç otu olarak adlandırırız. Ranunculus ficaria yahut küçük mâmîrân, cilt hastalıkları ve tırnak problemlerinde kullanılmış, başı ve göğsü temizlemek için yararlanılmıştır.
Yadigar#
İbn-i Şerif, bitkinin hilâliyye, saruluk otu, yalpanca ve kanluca ot olarak bilindiğini usaresi göze sürüldüğünde yakmakla birlikte görüşü iyileştirdiğini, ayrıca sarılık vakalarında etkili olduğunu belirtir. Bitki Kastamonu’da ise, kilise otu olarak bilinmektedir ve sarılık tedavisinde kullanılmıştır. Bitkinin sapları kesildiğinde koyu sarı ila turuncu arası bir sıvı sızar, ayrıca çiçekleri de sarı renklidir. Bu iki gösterge nedeniyle bitki yaygın olarak sarılık vakalarında kullanılmıştır. Beri taraftan bitkinin usaresi oldukça alerjiktir ve temas halinde ciltte bir takım sorunlara yol açar. Bu nedenle İbn-i Şerîf’in aktardığı usaresinin göz tedavisinde kullanıldığına yönelik bilgiye şüpheyle yaklaşılmalıdır.
Bitkiler Anadolu’da, sarılık, kırık ve çıkık ve göz sorunlarının tedavisinde kullanılmıştır. Bitkilerin; kalkanid, mâzû, şab, cevz kökü, cevz kabuğu, tût yaprağı, sumâk suyu ile karıştırılıp cilde sürülmesi halinde cildin kara olacağı, kalkanid, zac, harnûb şamî, sumâk suyu ile birlikte kaynatıldığında da her şeyi siyaha boyayan bir boya elde edildiği aktarılmıştır.
İnce saplı ve yaprakları düğünçiçeğine yapraklarına benzeyen bir bitkidir. Ancak yaprakları yumuşak ve hafifçe grimsidir. Usaresi safran renkli, keskin, yakıcı, acı ve kötü kokuludur. Üst kısımdaki kök tek, alttaki ise birden fazladır. Meyvesi boynuzlu gelincik meyvesine benzer, narin, koni gibi uzundur. Tohumları haşhaş tohumundan daha büyüktür. Suyu balla tunç kazanda kömür üzerinde kaynatılırsa görüşü keskinleştirir. Yaz başında kök, yaprak ve meyvenin suyu alınır, gölgede kurutulur ve kalıp haline getirilir. Kök, anason ve beyaz şarapla içilirse sarılığı tedavi eder. Şarapla uygulanırsa zonaya iyi gelir. Çiğnendiğinde diş ağrısını giderir. Bitkiye kırlangıç otu derler, çünkü kırlangıçlar geldiğinde büyür, gittiklerinde ise kurur. Bazıları, kırlangıçların yavrularının kör olması durumunda bu bitkiyi kullanarak onları iyileştirdiklerini iddia eder. DI 2-180.
© Doğan, Hüseyin (2023). Anadolu Türk Uygarlığında Bitkiler (XIII-XV. yy.) Yayımlanmamış Doktora tezi, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli, s.523-524.
Kırlangıç otu konusunda göz ile temasından kaçınılmalıdır demişsiniz. Pekiyi bu otun yapraklarından çıkan suyu göz rahatsızlıkları için göze sürülüyor. Bu yanlış mıdır?
Bu otun tohumunu nereden temin edebilirim?
size nasıl ulaşabilirim
Ben kendim kullandım ve sinüzitim geçti çok şükür. Kullanmadan önce nasıl kullanılacağı iyi öğrenilmelidir. Göze diğrudan sürülmez, göz kapağına sürülür. Videolarda bakabilirsiniz
Bu bitki Kocaeli nde hangi mevkide nerede bulunabilir?
Ben bu bitkiyi 90 yaşındaki büyük babamdan öğrendim. İki yıl süren, ayağımın üstünde değişik bir yara çıkmıştı. Her gün bu otu sürdüm ve bir haftada yok oldu. D.Karadeniz’de var bu bitki. Özellikle örme duvarların dibinde çok çıkıyor. Biraz etli yaprağı ve içinden fosforik turuncu bir öz akıyor. Gözüme hiç sürmedim ama 45 yaşına geldim artık yakını zor görüyorum. Ölmezde kalırsam memlekete gittiğimde gözümde deneyeceğim. Çocuklarıma da öğrettim bitkiyi.