Punica granatum (Nar)
Punica granatum (Nar) ekonomik değeri yüksek meyvesi nedeniyle yaygın olarak yetiştirilen, ayrıca kültürel değeri yüksek olan bir bitkidir.
- 1
Çiçek
Punica granatum: 13/07/2021; Sarısu; 10 m.; deniz kenarı. © Hüseyin Doğan.
- 2
Meyve
Punica granatum; 16//09/2024; Bayındırlık; 108 m.; mezarlık. © Hüseyin Doğan
- 3
Nar
Ortaçağ'dan nar çizimi.
- Alem:
Plantae
- Takım:
Myrtales
- Aile:
Lythraceae
- Cins:
Punica
- Literatür:
Sp. Pl.: 472 (1753).
- Yazar:
L.
- Dağılım:
- Eşadlar:
- Kayıtlar:
Punica granatum (Nar), Aklarotugiller ailesine bağlı Nar cinsinden genellikle 2 ila 3 metre büyüyebilen çıplak ve çalı ya da ağaç formunda bir bitkidir.
Tanımı#
Dallar ve dalcıklar dört köşeli iken zamanla silindirik hale gelmekte ve sıklıkla sert bir dikenle sonlanmaktadır. Yaprak sapı 2 ila 10 mm uzunluğunda, yaprak ayası adaksiyal olarak parlak, mızraksı, eliptik ters mızraksı ya da dikdörtgensi, 2 ila 9 cm uzunluğunda, 1 ila 2 cm genişliğinde, tabanı daralıcı ve ucu küt ya da mukronattır. Çiçek tüpü kırmızı turuncu ya da soluk sarı renkli, çansı testimsi, 2 ila 3 cm uzunluğunda ve 1 ila 1,5 cm genişliğindedir.
Çanak yapraklar 5 ila 9 adet, dik ve üçgensidir. Taç yapraklar 5 ila 9 adet, parlak kırmızı turuncu ya da beyaz renkli, ters yumurtamsı, 1,5 ila 3 cm uzunluğunda, 1 ila 2 cm genişliğinde ve ucu yuvarlak ya da küttür. Ercikler çok sayıda ve içkin ya da aşkındır. Yumurtalık 8 ila 13 bölümlüdür. Meyve kürsel, derimsi bir üzümsü, kırmızı ila sarı yeşil ya da kırmızı kahverengi, 5 ila 12 cm çapında, kalıcı çanak yapraklarla taçlanmış ve düzensiz biçimde açılmaktadır. Tohumlar ters piramitsi, sulu bir yapı tarafından çevrelenmiş ve kırmızı, pembe ya da sarımsı beyaz renklidir. Punica granatum dilimizde nar adı ile bilinmektedir.
Gözlem bilgileri#
Punica granatum doğal olarak Türkiye ile Pakistan arasında kalan bölgeye özgüdür ancak günümüzde dünyanın büyük bölümünde yetiştirilmektedir. Yamaçlar, çalılıklar ve yol kenarında görülen bitki umumiyetle mayıs ve haziran ayları arasında çiçek açmaktadır ve bitkiyi deniz seviyesinden 600 metreye kadar olan rakımlarda il genelinde gözlemlemek mümkündür.
Etimoloji#
Cins adı Latince Kartacalı anlamına gelir. Türün Avrupa’ya Kartaca üzerinden taşınmasına işaret eder. Meyvesi antikçağda Kartaca elması olarak bilinirdi. Epitet Latince taneli elma anlamına gelir. Türün meyvesinin çok sayıda tohum barındırmasına işaret eder. Nar, İspanya’daki Gırnata (şimdi Granada) şehrinin amblemidir. Bazı kaynaklar etimolojik kökenin Gırnata elması anlamına geldiğini kaydeder.
Kullanımı#
Punica granatum meyvesi doğrudan tüketilmekte ya da nar suyu olarak içilebilmektedir. Meyveden yapılan nar ekşisi salatalarda kullanılmaktadır. C vitamini bakımından zengindir. Nar suyunda B vitamini ve potasyum bulunmaktadır. Çiçek ve meyve kabuğunda kırmızı boya elde edilmiştir. Aşırı miktarda tüketilmesinin, gastrik tahriş, kusma, baş dönmesi, titreme, görme bozuklukları, çökme ve ölüme neden olabileceği rapor edilmiştir. Kök kabuğu ciddi zehirlenmelere neden olabilir.
Punica granatum ishal ve çarpıntıya iyi gelir. Mideyi güçlendirir. Kabuğu bağırsak tenyalarına karşı etkilidir. Kalp krizi riskini düşürür. Antibakteriyel, ishal engelleyici, büzücü, yatıştırıcı, adet akışı teşvik edici ve parazit düşürücüdür. Tanen bakımından zengindir. Ağız yaraları ve boğaz enfeksiyonları tedavisinde haricen kullanılmıştır. Bütün bitki, özellikle kabuk, antibakteriyel, antiviral ve büzücüdür. Çiçeklerine dizanteri, mide ağrısı ve öksürük tedavisinde başvurulmuştur. Hem kök hem de kök kabuğu parazitleri atmak için önerilmiştir.
Türk Uygarlığındaki yeri#
Nâr (نار), bitkinin Farsçadaki karşılığı olan enâr (انار)’dar alınmıştır. Bitki için metinlerimizde kullanılan cülnâr (جلنار) kelimesi bitkinin çiçeğine, rummân (رمان) kelimesi ise meyvesine işaret eder. Halîmî, nârhî ve cülnâr adı verilen ilacın hekimler arasında meşhur olduğunu b elirtmiştir. Ekşi ve tatlı narın aynı terkipte kullanılması durumunda ise ise enâreyn (انارين) olarak anılmıştır.
Dioscorides, meyvesinin, mideye faydalı olduğunu ancak besleyici olmadığını, kan tükürme, ağız yarası, cinsel organ yarası, burun yarası, kulak ağrısı ve dizanteri vakalarında kullanıldığını, idrar söktürücü olarak faydalanıldığını; çiçeklerinin, göz ağrısı ve diş rahatsızlıklarında kullanıldığını, yara iyileştirici olduğunu; kabuğunun ise parazit düşürücü olduğunu; Plinius, çiçeğinden elde edilen boya ile giysilerin boyandığını aktarmıştır.
Çaraka, burun kanamasını durdurmak için nâr çiçeklerinin, lisân el-hamal suyu ile kullanıldığını; Yelü Chucai, Hocend’de bol miktarda nar ağacının bulunduğunu; El-Ömerî, Denizli’de çok sayıda nar kültürü yetiştirildiğini, pekmez ve şarap yapımında kullanıldığını; İbn Varrâk, boğaz ağrısını giderdiğini, ancak susuzluğa ve şişkinliğe neden olduğunu; Râzî, ekşi narın sürekli tüketiminin çiçek vakalarında faydalı olduğunu, ayrıca çiçeklerinin, rahim akıntılarında kullanıldığını; İbnü’l-Baytâr ise diş eti kanamalarında uygulandığını yazmıştır. El-İsrâ’îlî, meyvesinin, uyuz ve sarhoşluk vakalarında kullanıldığını; Râzî, parazit düşürücü olup ayrıca ereksiyon sağladığını; Mansurî, kusmayı engellediğini; Şerîf, göz damlası olarak kullanıldığını, kulak ağrısı, dizanteri ve ishal vakalarında etkili olduğunu; el-İsrâ’îlî, diş etlerini güçlendirdiğini, Gâfikî, ağız yaralarını iyileştirdiğini yazmıştır.
İslam tıbbı#
Nâr Anadolu’da, menenjit, göz rahatsızlıkları, ağız ağrısı, bademcik iltihabı, makatın çıkması, hemoroid, sarılık, fıtık, penis yarası, diş rahatsızlıkları, mide hastalıkları, karaciğer hastalıkları, kadın hastalıkları, cilt hastalıkları, kalp hastalıkları, baş ağrısı, nezle, dil rahatsızlıkları, göğüs hastalıkları, zatülcenp, ishal, sıtma, kellik, işitme sorunları, veba, ses kısıklığı, diş eti rahatsızlıkları, ödem, vücutta karıncalanma, ishal, kan tükürme, rahim kanaması, ereksiyon sorunları, hafakan ve bağırsak hastalıklarının tedavisinde kullanılmış, diş beyazlatıcı, öksürük giderici, hıçkırık giderici, kilo aldırıcı, sperm arttırıcı, yara iyileştirici, cinsel istek arttırıcı, kusma engelleyici, susuzluk giderici, idrar söktürücü, parazit düşürücü, ferahlatıcı, sindirimi kolaylaştırıcı, vajina daraltıcı ve iltihap giderici olarak faydalanılmış, kadınlar tarafından saç siyahlatıcı olarak uygulanmış, kuşlara parazit düşürücü olarak verilmiştir.
Kültür#
Rummayye adlı yemeğin tarifine girmiştir. Öğün kaçırıldığında baş ağrısı olması halinde bir lokma ekmeğin nâr şerbeti ile ıslatılarak, ayrıca alkol kaynaklı baş ağrısı ile banyodan önce tüketilmesi tavsiye edilmiştir. Hamileler için faydalı olduğu belirtilmiştir. Çekirge, kuş ve karınca kovucu olduğu belirtilen bitkinin, kabuğunun suyunun tarlaya serpilmesi halinde ekine çekirgenin zarar vermeyeceği belirtilmiş, odununun vahşi hayvanları kaçırdığı, meyvesinin kabuğunun bugdây ve arpa arasına konulması halinde zararlı böceklerin gelmeyeceği, yanına mersîn ya da bân ağacı dikilirse meyvesinin bol olacağı kaydedilmiş, mübarek olduğu vurgulanmış, ağacının dibi kazılarak sirke dökülmesi halinde, tatlı nârın ekşi, bal dökülmesi halinde de ekşi nârın tatlı olacağı belirtilmiştir. Tilki yağı ya da eşek sütü, kemmûn ile karıştırılarak nâr ağacına sürülmesi halinde pirelerin ağaca toplanacağına inanılmıştır.
Cennet meyvelerinden olduğuna, her meyvede cennetten bir tane olduğu, meyvenin tamamını tüketenin yanında kırk gün şeytan uğramayacağına, Âdem’in cennetten çıkarken Allah’ın yanına verdiği bitkilerden biri olduğuna, Sâlih peygamber zamanında azaptan kurtulan bir kişinin beslenebilmesi için Allah tarafından bitirildiğine inanılmıştır. Nâr yiyene kötülüğün erişmeyeceğine inanılmıştır. Rüyada nâr görmek zenginlik, olmamış nârı ağacından koparmak ise olumsuz sonuç olarak yorumlanmıştır. Ayrıca fal amaçlı kullanılmıştır. Şiirimizde nârın sarhoşluk giderici etkisine dikkat çekilmiş, meyvenin kabuk ve tanelerinin rengi nedeniyle keder nedeniyle göz ve kalbin kan ağlaması ile özdeşleştirilmiş, meyve yapısı ya da tıbbi değeri ön plana çıkarılmıştır.
Antik Yunan#
Nar suludur ve mideye iyi gelir ancak ateşi olan kişiler için uygun değildir. Ekşi nar mide ekşimesine iyi gelir ve idrar söktürücüdür. Ekşi narın çekirdekleri güneşte kurutulup yemeğe serpilirse ishal ve diğer akıntıları durdurur. Yağmur suyuna batırıldıktan sonra içilirse kan tükürenlere faydalıdır. Oturma banyosuna eklenirse dizanteri ve akıntısı olan kadınlara yararlıdır. Çekirdeğin suyu kaynatılıp balla karıştırılırsa ağız, genital organ, yara, kulak ağrısı ve burun deliklerindeki şikâyetlere iyi gelir. Çiçekleri büzücüdür, kanamalı yaraları kontrol eder. Kaynatılarak sarkık diş etleri ve sallanan dişler için gargara yapılmıştır. Lapa halinde bağırsak fıtığına uygulanır. Kökler kaynatılarak içilirse bağırsak kurtlarını dışarı atar. Yabani narın çiçeğidir. Beyaz, kırmızı ve pembe renkli olur. Bunların özsuyu çıkarılmaktadır. Büzücü özelliği vardır. DI 1-110-111.
Kartaca, Kartaca elması adı ile bildiğimiz meyvenin kendine ait olduğunu iddia ediyor. Bazıları da bu bitkiye taneli elma (granatum) der. Bu meyvenin çeşitleri vardır. Bir çeşidinin içinde odunsu tohumlar bulunmamaktadır. Diğer çeşitlerden daha beyaz renklidir. Taneciklerin tadı daha hoştur ve tanecikleri kaplayan zar da çok acı değildir. Tanelerin meyve içinde dizilişleri arı peteğini andırır. Bunun dışında tatlı, buruk, karışık, ekşi ve şarapsı tada sahip beş çeşit vardır. Samos ve Mısır narları kırmızı ve yapraklarının beyaz olması ile ayırt edilmektedir. Taneler henüz ekşi iken alınan meyve kabuğu deri tabaklama konusunda meşhurdur. Bitkinin çiçeğine balaustium denir ve tıbbi olarak çok faydalıdır. Ayrıca kumaşları boyamak için kullanılan puniceus adı verilen bir boya da elde edilir. PL 13-34.
Antik Roma#
Nar ağacının çiçek açmaya başladığı dönemdeki çanağına Yunanlar cytinus der. Eğer bir kişi vücuduna bağlanan her şeyi (kemer, yüzük, ayakkabı, vs.) çıkardıktan sonra nar çiçeği çanağını sol elinin baş parmak ve yüzük parmağı ile koparır ve gözlerinin çevresine hafifçe sürdükten sonra dişlerine değdirmeden yutarsa tüm yıl boyunca gözlerinde hastalık olmayacağına inanılır. Kurutulup dövülürse diş ve diş etlerine faydalıdır, kaynatılırsa gevşek dişleri sağlamlaştırır. Dövülerek yaralara merhem yapılır, akrep sokmalarına da iyi gelir. Nar çiçeğinin içinde, meyveden önce görülen balaustium adı verilen küçük çiçekler vardır. Bu akrep sokmalarına karşı iyi bir çaredir.
İçilirse ağız yaraları, bademcik, küçük dil ve kan tükürmeye iyi gelir. Ayrıca mide ve bağırsak düzensizlikleri, üreme organı hastalıkları ve vücuttaki akan yaralara faydalıdır. Eskiler kurutarak toz haline getirildiğinde, ölüm döşeğinde bile olsa dizanteri hastalarını iyileştirdiğini ve bağırsak gevşekliğini durdurduğunu keşfettiler. Nar çekirdeği kavrulup dövüldükten sonra yiyecek ya da içeceğe serpilirse mideye iyi gelir. Yağmur suyuyla alınırsa bağırsak gevşekliğini durdurur. Kök suyu kaynatılırsa bağırsak tenyalarını yok eder. PL 23-59.
© Doğan, Hüseyin (2023). Anadolu Türk Uygarlığında Bitkiler (XIII-XV. yy.) Yayımlanmamış Doktora tezi, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli, s.558-562.