Site icon Kocaeli Bitkileri

Triticum aestivum (Buğday)

Triticum aestivum

Triticum aestivum: 18/05/2021; Yenikent; 138 m.; bahçe. © Hüseyin Cahid Doğan

Türk Uygarlığındaki yeri

Bugdây (بوغدای), bitkinin Türkçedeki karşılığıdır. Metinlerimizde bitkinin başaklarının Arapça karşılığı olan sünbüle (سنبلة), tanelerinin Farsça karşılığı olan gendüme (گندمه) ununun Arapça karşılığı olan kamh (قمح) ile Antik Yunancadaki karşılığı puros (πῡρός)’tan muharref bürr (بر), bitkinin Arapça karşılığı olan hınta (حنطة), dakîk (دقيق) ve bitkiden elde edilen alkollü içkinin adı olan kumla kelimeleri de tercih edilmiştir. Çulluk Kapan Lügati hıntanın, Halîmî ise gendumun Türkçe karşılığı olarak bugdây kelimesini vermiştir.

Dioscorides, kuduz, cilt lekeleri, meme şişi, nasır, kan tükürme, öksürük, karın sancısı, yılan sokması ve cüzzam vakalarında kullanıldığını, iltihap giderici olarak faydalanıldığını; İbn Varrâk, insan tüketimi için en uygun tahıl olduğunu; İbnü’l-Baytâr, yağının impetigo vakalarında kullanıldığını kaydetmiştir. Bitki Anadolu’da, dalak hastalıkları, menenjit, kuduz, cilt hastalıkları, kadın hastalıkları, kan tükürme ve diş rahatsızlıkları vakalarında kullanılmış,

kilo aldırıcı, süt arttırıcı, panzehir, cinsel istek arttırıcı ve öksürük giderici olarak faydalanılmış, bugdây samanının (تبن) külü tuzla karıştırılarak çıbanlara, kaynatılarak üşüyen ya da yıldırım çarpmış organlara uygulanmış, bugdây ekmeği (خبز/hubz) kilo aldırıcı olarak tüketilmiş, yakı halinde cilde uygulanarak çeşitli cilt sorunlarının tedavisinde kullanılmış, bugdây unu (سويق/sevîk) eklem ağrısı, baş ağrısı, mide hastalıklarının tedavisinde kullanılmış, gaz giderici ve kusma engelleyici olarak yararlanılmıştır.

Hıntıyye adı verilen yemeğin tarifine girmiş, yaşlıların bugdây tüketmesi önerilmiş, alkollü içki yapımında kullanılmıştır. Yüz güzelleştirici olarak kullanılan bitki, atları semirtmek için yemlerine eklenmiştir. Bugdâyın, yaygın olarak bilinen ve kullanılan diğer buğdaygiller üyesi arpaya üstünlüğü birçok kaynağımızda vurgulanmıştır ve “bugdây gösterip arpa satma” deyişi bunun açık örneklerinden birini teşkil eder. Bugdây ve arpa kullanımı bir statü göstergesi olarak da öne çıkmaktadır. Buna göre bugdây ekmeği tüketimi zenginlik, arpa ekmeği tüketimi ise yoksulluk simgesi olarak göze çarpmaktadır. Bugdâyın gıda bağlamındaki önemini şu hikâyede bugdâyın özne olarak kullanılması ile de anlayabiliyoruz: Uzun süredir yürüyen bir kişi zamanla aç ve susuzluktan halsiz düşmüş, bu halde iken bir kese inci bulmuş ancak hiç sevinmemiş, çünkü bir kese inci yerine bir kese bugdây bulsa imiş, bu onun için daha faydalı olacakmış. Diğer örneğimiz harp tarihi ile ilgili somut bir örnektir. Erzurumlu Darîr’e göre Ortaçağ’da anlaşma amacı ile altınla birlikte bugdâyın da teklif edildiğini öğrenmekteyiz. Bugdây, satrancın keşfine dair aktarılan hikâyede de başroldedir. Buna göre; Enûşirvân satrancı bulan Leclâc’a ödül vermek istemiş, mucit de hükümdardan ilk satranç karesi için bir adet ve her bir kare için de önceki karenin iki katı kadar buğday tanesi istemiştir.

Hububatların tâbirinde standart yorum bugdây için de geçerlidir, aynı şekilde, rüyasında parayla bugdây satan kimsenin dünyayı âhirete, parasız satanın ise âhireti dünyaya tercih ettiğine yorulmuştur. Bugdây, Yûsuf’un yorumladığı rüyada da başroldedir. Oldukça meşhur olan söz konusu rüyada, önce yedi dolgun başak belirmiş, daha sonra ortaya çıkan yedi cılız başak, dolgun başakları tüketmiş ve Yûsuf, rüyayı bolluk dönemini takip edecek bir kıtlık dönemi olarak yorumlamıştır. Bu örnek, bugdâyın, hiç olmazsa gıda düzeyinde, insanlık açısından önemini göstermesi açısından hayli belirgin bir konumdadır. Bugdâyın bereket göstergesi olarak görülmesi Allah yolunda mallarını harcayanların başağa benzetilmesinde de kendini göstermektedir.

Âdem’in yaklaşmaması emredildiği halde yaklaştığı ve karşılığında cennetten kovulmasına neden olan bitkinin bugdây olduğu birden fazla kaynağımızda işlenmiştir. Özellikle şiirde yaygın olarak yer verilen bu inanış, -eğer yasaklanan ‘şey’ gerçekten bir bitki ise- birçok açıdan tutarsızdır. Örneğin, Cebrâil’in insanın açlığını gidermesi için Âdem’e iki, Havvâ’ya da bir adet bugdây tanesi verdiğine, Âdem’e bugdây ekip-biçme ile gıda olarak kullanımının tanrıkuş (Tâvus-ı Kudsî) tarafından öğretildiğine, Hâbil’in kurban olarak besili koyun sunarken, Kâbil’in bugdây sunduğuna da inanılmıştır..

Çeşitli doğa olayların gerçekleşip-gerçekleşmemesine dayalı yapılan ve türünü ilm-i nücûm olarak genelleyebileceğimiz metinlerde, Mayıs ayında gerçekleşecek bir deprem esnasında gökkuşağı çıkarsa bugdâyın o yıl bol olacağına, yine Mayıs ayında havanın sisli olmasında da bugdây bol olacağına1849 inanılmıştır. Ayrıca Teşrînievvel ayında gökkuşağının batıda gözükmesini ile Teşrînievvel ayının on üçünde gök gürlemesi halinde arpa ve bugdây bol olacağı kehanetinde bulunulmuştur. Bugdây doğrudan bir gök cismine de adını vermiştir: Sünbüle burcu. Burcun kadın siluetinde olduğu ve sağ elinde bir bugdây başağı olduğu kaydedilmiştir.

Bugdây, ilâhiyat disiplinine dâhil edebileceğimiz metinlerimizde anılan bitkilerden biridir. Bu örneklerden en yaygın olan bugdâyın ekmek olma sürecinde geçirdiği aşamaların İslâm dininin Âdem’den İslâm peygamberi Muhammed’e kadar geçirdiği süre ile kemâle ermiş olması yer almaktadır. Dünyada işlenen günahların âhiretteki karşılığı için de bugdây örneğinden olumlu anlamda faydalanılmış, dünyada çâvdâr bugdây ekenin âhirette bugdây çâvdâr biçecegi, ağu diken ekenin ise ağu diken biçeceği kaydedilmiştir. İslâm dininin temel iktisadi kuralları düzenlenirken de bugdâydan faydalanılmıştır, buna göre pazarı teftiş eden Peygamberin, bugdâyların ıslak olduğunu görünce bizi aldatan bizden değildir dediği rivayet edilmiştir. Öküz idrarı ile kibrit, bugdâya karıştırılıp kuşlara verilirse kuşların sarhoş olacağı kaydedilmiştir ancak bunun gerçekten uygulanıp uygulanmadığını bilmiyoruz. Bugdây atasözlerine de konu olmuştur: “Bugdây etmeğün yoğısa bugdây dilün yok mı”.

© Doğan, Hüseyin (2023). Anadolu Türk Uygarlığında Bitkiler (XIII-XV. yy.) Yayımlanmamış Doktora tezi, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli, s.235-239.

Tarihi

Buğdayın taze, tamamen olgunlaşmış ve ayva sarısı renkte olanı sağlık için en uygunudur. Buğday çiğ tüketildiğinde bağırsak parazitine neden olur ancak çiğnenip uygulanırsa kuduz köpek ısırığına iyi gelir. Kaliteli buğday unu ile yapılan ekmek, kana unla yapılan ekmekten daha besleyicidir. Cari yılın unundan yapılan ekmek hafiftir ve sindirimi kolaydır. Bu undan hazırlanan gıdaların üzerine banotu suyu sürülürse tendon romatizmalarına ve bağırsak şişkinliğine iyi gelir, ayrıca sirke ve balla uygulandığında doğum lekelerini yok eder. Kepeği keskin sirke ile kaynatılıp sıcakken uygulandığında cüzzama iyi gelir, ayrıca tüm yeni iltihaplar için faydalı bir sargı işlevi görür. Sedefotu ile kaynatıldığında sütün memede pıhtılaşmasını engeller, ayrıca engerek ısırıkları ve kolik için de faydalıdır. Unundan yapılan hamur özellikle ayak tabanındaki nasırlara iyi gelir. Cari yılın buğdayından yapılan un sirke ya da şarapla uygulandığında zehirli hayvanlardan gelecek zararlara çaredir. Kaynatılıp pastil halinde kan tükürene verilir, nane ve tereyağı ile kaynatıldığında öksürük ve nefes borusu pürüzüne iyi gelir. Buğdayın ince unu hidromel ya da zeytinyağı eklenmiş su ile karıştırılarak kaynatılırsa tüm iltihapları dağıtır. Ekmek de pişmemiş olsa bile hidromel ile karıştırıldığında iltihap gidericidir. Bayat ve kuru ekmek ishali kontrol altına alır. Taze ekmek salamura ile ıslatılarak uygulanırsa cilt döküntülerini tedavi eder. DI 2-85.

Tanımı

35 cm ila 1 metre büyüyebilir. Gövde tek ya da küme halindedir. Yaprak kılıfları çıplak ya da kısa havlıdır. Dil 1 mm uzunluğundadır. Yaprak ayası şeritsi sipsivri, 6 ila 15 mm genişliğinde, yeşil ya da mat yeşil mavi renkli, çıplak ya da tüysüzce ve kenarları pürüzsüzdür. Çiçek kurulu gevşek ya da sıkı ve 5 ila 10 cm uzunluğundadır. Başakçıklar 3 ila 6 arası sayıda çiçek bulundurur. Dışkavuz 6 ila 10 mm uzunluğunda ve sarı ila siyahımsı mor renklidir. Tohumlar ağustos ayında olgunlaşır. Çiçekler erseliktir. Yetiştirilmesi kolay bir bitkidir. Tohumlar bahar aylarında doğrudan dışarı ekilebilir.

Gözlem bilgileri

Bitki doğal olarak Avrupa ve Asya’da yayılış gösterir. [Harita, Sinonimler, Herbaryum] Tarlalarda görülür. İl genelinde yaygın olarak gözlemlenmiştir. Nisan ve haziran ayları arasında çiçek açar. Deniz seviyesinden 1600 metreye kadar olan rakımlarda gözlemlenebilir.

Türkçe adları

Dilimizde buğday adı ile bilinmektedir.

Etimoloji

Cins adı Latince otlamak anlamına gelir. Beri taraftan cins, insanoğlunun ilk yetiştirdiği bitkiler arasındadır. Tür adı Latince yaz anlamına gelir. Türün tohumları yaz aylarında olgunlaşır.

Gıda

Tohumları toz haline getirilerek ekmek, makarna, kek, bisküvi ve benzeri gıdaların yapımında kullanılır.

Tıp

Genç gövdeler huysuzluk ve zehirlenme vakalarında kullanılır. Meyveleri ateş düşürücü ve sakinleştiricidir. Gece terlemesi şikayetlerinde başvurulur. Antikanser özelliğe sahiptir. Tohumları halsizlik, boğaz ağrısı, susuzluk, abdominal soğukluk, spazmik ağrı, kabızlık ve öksürük tedavisinde kullanılır. Karaciğer hastalıklarında kullanılır.

Fotoğrafları

Exit mobile version