Özet
Ruta montana (Yabani sedefotu) genelde çalılık alanlarda görülen ve yaz aylarında çiçek açan çalımsı bir bitkidir.
Hiyerarşi
İslâm tıbbı
Sezâb (سذاب), bitkinin Farsçadaki karşılığıdır. Dioscorides, yılan ısırması, rahim şikâyetleri, göğüs ağrısı, nefes darlığı, öksürük, akciğer iltihabı, kızamık, cüzzam, cilt hastalıkları, göz şikâyetleri, baş ağrısı, burun kanaması, kalça ağrısı, ödem, eklem ağrısı, üşütme ve karın ağrısı vakalarında kullanıldığını, parazit düşürücü, panzehir, iltihap giderici, gaz giderici, âdet söktürücü, düşük yaptırıcı ve idrar söktürücü olarak faydalanıldığını yazmıştır.
Sarımsak ve soğan kokusunu bastırmak için çiğnenmiştir. İbn Varrâk, gaz giderici olduğunu; Mesîh, siyatik ve kulunç vakalarında kullanılıp, gaz giderici ve parazit düşürücü olarak faydalanıldığını; Hubeyş bin elHasan, kusmaya ve sarhoşluğa neden olduğunu; İshak bin İmrân, epilepsi vakalarında başvurulduğunu kaydetmiştir. Şerîf, felç ve spazm vakalarında kullanıldığını, hıçkırık giderici olarak faydalanıldığını; Râzî,
etkili bir gaz giderici olduğunu, çocuklarda havale vakalarında başvurulduğunu, her türden hayvan ısırması halinde uygulandığını; Rufus, hamile kalınmasını engellediğini; Gâfikî, siyatik vakalarında kullanıldığını ancak aşırı tüketiminin zekâ geriliğine neden olduğunu; İshak bin İmrân, saç dökülmesini durdurduğunu; İbnü’l-Baytâr, yağının, mesane rahatsızlıkları, kronik ağrılar, üşütme ve kulunç vakalarında kullanıldığını yazmıştır.
Türk Uygarlığındaki yeri
İbn-i Şerîf keskin kokulu bitkinin Rumca karşılığının biganus olduğunu, bahçelerde yetiştirildiğini ve Anadolunun bazı bölgelerinde sadef otı dendiğini yazmıştır. Bu bitkinin Antik Yunancadaki adı peganon (πήγανον)’dur ve bu kelime biganos ismi, sadef ismi de Farsça karşılığı olan sezâb ile örtüşmektedir. Bu kayıt, günümüzde bu bitkinin, -Anadolu’daki varlığına dair modern bir rapor olmamakla birlikte- en azından Ortaçağ’da Anadolu’da yetiştirildiğine dair bir kanıt olarak değerlendirilebilir.
Sezâb Anadolu’da, felç, kulak rahatsızlıkları, kulunç, dalak hastalıkları, ödem, idrar yolu hastalıkları, baş ağrısı, epilepsi, mide hastalıkları, karaciğer hastalıkları, kadın hastalıkları, eklem ağrıları, ayak ağrısı, bel rahatsızlıkları, diş rahatsızlıkları, siyatik, işitme sorunları, hemoroid, cilt hastalıkları, böbrek hastalıkları, göz rahatsızlıkları, burun kanaması, kızamık ve baş ağrısı vakalarında kullanılmış, ağız kokusu giderici, kilo verdirici, panzehir, süt arttırıcı, cinsel istek arttırıcı, âdet söktürücü, parazit düşürücü, idrar söktürücü, iştah açıcı ve hıçkırık giderici olarak faydalanılmış, suyunun pire öldürücü olduğu belirtilmiştir. Ahî Çelebi, dumanının kertenkeleleri uzaklaştırdığını kaydetmiş, kâbus görenlere tüketmeleri tavsiye edilmiş, rüyada görmek kazanç olarak tâbir edilmiş, güvercin yuvasına konulması halinde sansar, kedi ve yılanı uzak tutacağı belirtilmiştir. Bitkiye şiirimizde nadiren yer verilmiştir ve örnekler bitkinin çiçek rengi ile sınırlıdır.
© Doğan, Hüseyin (2023). Anadolu Türk Uygarlığında Bitkiler (XIII-XV. yy.) Yayımlanmamış Doktora tezi, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli, s.611-614.
Antik Yunan
Dağlarda yetişen sedefotu, incir ağaçlarının yanında yetiştirilene göre daha serttir ve yenilmez. İkisi de idrar ve âdet söktürücüdür. Yenilirse ya da içilirse ishali keser. Şarapla içildiğinde ölümcül zehirlere karşı panzehir etkilidir. Yapraklar önceden ceviz ya da kuru incirle yenirse ölümcül zehirleri etkisiz kılar. Tohum yenildiğinde ya da içildiğinde üreme organını bastırır. Kuru dereotu ile kaynatılıp içilirse koliği durdurur. Ayrıca yan ve göğüs ağrıları, nefes darlığı, öksürük, akciğer iltihabı, kalça ve eklem ağrılarına iyi gelir. Zeytinyağı ile kaynatılırsa rahim, rektum ve bağırsak şişliklerine iyi gelir. Bal ile öğütülüp genital bölgeden anüse doğru sürülürse rahime iyi gelir. Zeytinyağı ile kaynatılıp içilirse bağırsak kurtlarını atar. Eklem ağrıları için bal, ödem için incirle birlikte uygulanır. Şarapla, şarabın yarısı azalana kadar kaynatılırsa da bu faydaları sağlar. Çiğ ya da konserve olarak tüketilirse görüşü keskinleştirir.
Polenta ile yakı olarak uygulanırsa şiddetli göz ağrılarını dindirir. Gül merhemi ve sirke ile uygulandığında baş ağrısını giderir, öğütülüp konursa burun kanamasını durdurur. Laurus nobilis yaprağı ile uygulanırsa testis iltihabına iyi gelir. Soda ve biberle ovulursa cüzzamı tedavi eder. Bal ve şap ile sürülürse cilt döküntülerine yararlıdır. Suyu nar kabuğunda ısıtılıp damlatılırsa kulak ağrısını geçirir. Rezene suyu ve bal ile sürülürse görüş zayıflığına yararlıdır. Çiğnendiğinde soğan ve sarımsağın kokusunu giderir. Sirke, ak kurşun ve gül merhemi ile sıvanırsa yılancık, zona ve kepeği tedavi eder. Ancak aşırı yenirse ölümcüldür. Suyunun kümes hayvanlarının üzerine serpildiğinde kedileri uzak tuttuğu söylenir. Tohumları panzehirlere karıştırılmaktadır. DI 3-45.
Antik Roma
Sedefotu sonbahar ekinoksundan hemen sonra ekilmektedir. Aşırı soğuk, nem ve gübreyi tolere etmez, kuru toprağı, güneşli bölgeleri ve killi toprağı tercih eder. Tohumuna kül karıştırılırsa tırtıllara karşı koruma sağlar. Sedefotu eklenmiş ballı şarap konsül Cornelius Cethegus tarafından halka dağıtılırdı. Sedefotu incir ağacına çok düşkündür, öyle ki en iyi bu ağacın altında iken gelişir. Aşağı kıvrılan dalları toprakta kök salabilir. Olgun bir sedefotunu daha önceden zeytinyağı ile ovulmamış ya da koruyucu takılmamışsa sökmek ellerde kaşıntılara neden olur. PL 19-45.
Şifalı otlar arasında en etkili olanlardan biri sedefotudur. Yetiştirilen, yabani olana göre daha geniş yapraklı ve daha dallıdır. Yabani sedefotunun etkileri daha güçlü ve her açıdan daha aktiftir. Dövülerek suyu çıkarılır, suyla hafifçe nemlendirilir ve Kıbrıs bakırı kaplarda saklanır. Özellikle Makedonya’daki Aliacmon nehrinin kıyısında yetişen sedefotları olmak üzere, sedefotu suyunun aşırı dozunda zehrin tüm zararlı etkileri mevcuttur. Ancak baldıran suyu bu etkileri nötralize eder. Böylece bir şeyin başka bir zehrin zehri gibi davrandığını görürüz, bu nedenle sedefotu toplayanlar el ve yüzlerine baldıran suyu sürer. Öte yandan sedefotu panzehirlerde kullanılan temel bileşenlerden biridir. Yaprakları ezilerek şarapla alınırsa panzehir etkisine sahiptir. İster içilsin isterse yenilsin, Aconitum, Hyoscyamus ve mantar zehirlenmelerinde faydalıdır. Benzer şekilde kullanırsa yılan sokmalarına iyi gelir, öyle ki gelincikler yılan saldırısından sedefotu yiyerek korunur.
Tarihi
Sedefotu akrep ve örümcek yaralarına da iyi gelir, arı, eşek arısı, yaban arısı ve ispanyol sineği sokması ile semender zehrine, ayrıca kuduz köpeklerin ısırıkları iyi gelir. Bu durumda suyu şarapla içilir, dövülmüş ya da çiğnenmiş yaprakları bal ve tuzla uygulanır ya da sirke ve zift ile kaynatılır. Yakılan sedefotu dumanı yılanları uzak tutar. Vücudunu sedefotu ile ovuşturana zararlı yaratıkların ilişmeyeceğine inanılmaktadır. Bu kullanımlarda daha etkili olanı yabanı sedefotu köküdür ve şarapla alınır. Eğer açık havada içilirse daha faydalı olduğu söylenir. Pisagor bitkiyi erkek ve dişi olmak üzere ikiye ayırmıştır; erkeğin yaprakları daha küçük ve rengi çimen yeşilidir, dişinin yaprakları ise daha büyük ve daha canlı renklidir. Ona göre sedefotu gözlere zararlıdır ancak bu bir hatadır, ressamlar ve oymacılar göze faydası olduğu için sedefotunu ekmek ya da tere ile yemeyi adet edinmiştir. Yaban keçileri de görüşlerini keskinleştirmek için sedefotu yer denir.
Birçok kişi sedefotu suyu ve Attika balı yahut erkek çocuk doğurmuş kadının sütünü karıştırarak gözlerine sürer. Polenta ile uygulandığında gözlerdeki akıntıları giderir. Şarapla alınır ya da sirke ve gülyağı ile uygulanırsa baş ağrısını hafifletir. Mide şişkinliği ve ağrısına iyi gelir. Rahmi açar ve kaymışsa eski haline döndürür. Bu amaçlarla karın ve göğsün tamamına balla merhem yapılarak sürülmektedir. İncir eklenerek yarısı kalana kadar kaynatılıp şarapla birlikte ödem vakalarında içilir. Göğüs, bel ve yan ağrıları, öksürük, astım, akciğer, karaciğer ve böbrek rahatsızlıkları ile titreme nöbetlerinde etkilidir. Yaprakları kaynatılarak içilirse şarap içerken baş ağrısı ve şişkinlikten korur. Çiğ ya da haşlanarak yenilmektedir ve sağlıklıdır. Hyssopus ile kaynatılır ve şarapla alınırsa mide ağrısına iyi gelir. Bu iç kanamasını durdurur ve burun deliğine damlatılırsa kanamasını keser. Bunun yanında gargara yapılırsa dişlere faydalıdır.
Naturalis Historia
İşitme güçlüğü ve kulak uğuldaması vakalarında gülyağı ya da defne yağı ya da kimyon ve balla birlikte kullanılmaktadır. Sirkeye eklenerek uyuşuk hastalara koklatılmaktadır. Kaynatılarak epilepsi hastalarına verilir, titreme nöbeti olanlara çiğ olarak yedirilir. Hipokrat’a göre tatlı kırmızı şarapla alınırsa âdet söktürücüdür ve doğum sonrası kalıntıları çeker. Diocles, kalp hastalarına sirke, bal ve arpa unu ile birlikte reçete eder. Kan tükürenlere üç adet asma dalı şarapta kaynatılarak verilmektedir. Sedefotu şarapla dövülerek peynirle dizanteri hastalarına önerilmektedir. Katranla dövülerek nefes darlığı olanlara tavsiye edilmektedir.
Yüksek yerden düşenlere tohumu önerilmektedir. Sedefotu zeytinyağında kaynatılarak vücudun soğuktan donmuş yerlerine uygulanmaktadır. Tohumu dövülerek balmumu ile kırık kol ve bacaklara sıvanmaktadır. Kökü merhem yapılırsa vücuttaki yara ve lekeleri giderir. Gülyağı ve Aloe vera ile cinsel arzuyu baskıladığı söylenmekte ve bu nedenle şehvetli rüyalar görenlere verilmektedir. Hamilelere reçete edilmemelidir çünkü bebeğin ölümüne neden olabilir. Sedefotu tüm bitkiler içinde sığır hastalıkları için en yaygın kullanılan bitkidir. Solunum güçlüğü olan ya da zehirli hayvan tarafından ısırılan sığırların burun deliklerine şarapla damlatılmaktadır. At sülüğü (Haemopis sanguisuga) yutmaları halinde sirke ile verilmektedir. Sığırların diğer rahatsızlıklarında sedefotu insanlarda olduğu gibi kullanılmaktadır. PL 20-51.
Tanımı
Ruta montana (Yabani sedefotu) genellikle 15 ila 50 cm büyüyebilen bir bitkidir. Gövde sert ve tüysüzdür. Yapraklar iki derin teleksi ila üç derin teleksi, şeritsi, 1 mm ya da daha az kalındır. Çiçek sapları eşit değildir ve kapsülden daha kısadır. Çiçek kurulunun dalları, bırahteleri, çiçek sapı ve çanak yaprak küçük ve yoğun saplı bezelidir. Çanak yaprak mızraksı sipsivridir. Taç yaprak tüysüz, her bir bölümü tepede yuvarlaktır. Çiçekler erseliktir.
Gözlem bilgileri
Ruta montana doğal olarak Akdeniz havzasında yayılış gösterir. [Harita, Sinonimler, Herbaryum] Kayalık bölgeler, yamaçlar ve makiliklerde görülen bitki umumiyetle haziran ve ağustos ayları arasında çiçek açmaktadır ve bitkiyi deniz seviyesinden 400 metreye kadar olan rakımlarda Gebze ilçesinde gözlemlemek mümkündür.
Türkçe adları
Ruta montana dilimizde yabani sedefotu adı ile bilinmektedir.
Etimoloji
Cins adının etimolojisi açık değildir. Ekşi tatları ile Rumex (kuzukulağı) cinsine benzerler ve rumex ile ruta kelimesi arasında etimolojik bir bağıntı kurmak kolaydır. Tür adı Latince dağ anlamına gelir. Epitetin aksine düşük rakımlarda görülmektedir.
Gıda
Ruta montana yaprakları yemeklerde çeşni olarak kullanılmıştır.
Dikkat
Yüksek dozda alındığında bitkinin tüm parçaları zehirlidir. Ayrıca hamile kadınlarda düşüğe neden olabileceği rapor edilmiştir.
Bilgi
Ruta montana yapraklarından elde edilen yağ parfüm yapımında kullanılmıştır.
Bir yanıt yazın