Ricinus communis (Hint yağı)

derleyen:

Türk Uygarlığındaki yeri

Hırva’ (خروع), Süryanice sarı anlamına gelen harrua (ܚܪ̈ܘܥܐ) kelimesinden alınmıştır ve olasılıkla bitkiden elde edilen yağın rengine işaret etmektedir. Türkçe metinlerde ayrıca bîdencîr (بيدنجير) ve kene (كنه) olarak geçmektedir. Halîmî, bîdencîr ve kene otı adı ile bilindiğini, hekimlerin katında ise hırva’ adı maruf olduğunu yazmıştır. Kene kelimesi bitkinin tohumlarının kene (Ixodoidea) adı verilen eklem bacaklıklara benzemesine işaret etmektedir.

Dioscorides, kandillerde kullanıldığını, cilt hastalıkları, meme şişi, varis ve güneş yanığı vakalarında başvurulduğunu, kusturucu, iltihap giderici ve balgam söktürücü olara faydalanıldığını; yağının saç altı yaraları, kulak ağrısı, cilt hastalıkları ve rahim hasarı vakalarında kullanıldığını, parazit düşürücü olduğunu ve yara izlerini geçirmek için uygulandığını aktarmıştır.

Vagbata, kalça ve sırt ağrılarına iyi geldiğini; Yûhannâ bin Sarâbiyûn, migren, göğüs hastalıkları ve sarılık vakalarında kullanıldığını; Yûhannâ bin Mâseveyh, diş ağrısını giderdiğini; Gâfikî, sadece sağlam yapıdaki hastalarda kullanılması gerektiğini; Mâsarcaveyh, güvercin ve turnaları avlamak için kullanıldığını; Îsâ bin Ali, bitkinin dolaylı olarak ölüme neden olabileceğini kaydetmiştir.

Hırva’ Anadolu’da, kulunç, eklem ağrıları, felç, ense rahatsızlıkları, siyatik, kulak rahatsızlıkları, hemoroit, siğil, gut, uyuz ve rahim hastalıklarının tedavisinde kullanılmış, bit kovucu, şişlik giderici, kusturucu, müshil ve parazit düşürücü olarak faydalanılmıştır. Hırva’ tohumunun bir dizi tıbbi materyal ile karıştırılarak yüze sürülmesi halinde yüzün nurlu olacağına ve görenler o kişiyi seveceğine inanılmıştır.

© Doğan, Hüseyin (2023). Anadolu Türk Uygarlığında Bitkiler (XIII-XV. yy.) Yayımlanmamış Doktora tezi, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli, s.389-390.

Tarihi

Hintyağı şöyle hazırlanır: Uygun olduğunu düşündüğünüz kadar hintyağı ağacının olgun tohumlarını alın, güneşte kurutun, daha sonra güneşli bir yerde üzüm serer gibi yere serin ve tohum kabukları kırılıp dökülünceye kadar bekletin. Sonra dikkatlice dövün, içinde su bulunan kalay kaplı bir kaba koyun ve aşağıdan ateş yakarak kaynatın. Tohumlar içerdikleri tüm nemi saldıklarında, tencereyi ateşten alın, yüzen yağı kaşıkla toplayın ve saklayın. Uyuz, kepek, kalça çıbanı, rahim kapanması ile bükülmesi, yara izi, kulak ağrısı gibi vakalarda kullanılır. Ayrıca eklendiği merhemleri daha güçlü hale getirir. İçildiğinde sulu maddeleri ve parazitleri bağırsaklardan atar. DI 1-32.

Tohumu keneye (Ixodes ricinus) benzediği için croton adı ile bilinir. Küçük bir incir ağacı büyüklüğündedir ve yaprakları çınar yapraklarına benzer. Meyveler üzüm benzeri salkımlarda bulunur. Hintyağı meyveden çıkarılır, yenilmez ancak kandil ve yakılar için kullanışlıdır. Otuz adet tohum temizlenip öğütülerek içilirse balgam, safra ve suyu bağırsaklardan geçirerek atar. Bu ayrıca kusturucudur. Ancak bu tasfiye güçtür ve mideyi de rahatsız eder. Tohumlar toz haline getirilip sarılırsa yüzdeki döküntüleri ve çilleri giderir. Yapraklar un ya da polenta ile öğütülerek sıvanırsa şişlik, göz iltihabı ve meme şişine iyi gelir. Kendi başına ya da sirke ile sürülürse yılancığı söndürür. DI 4-161.

Cicus Mısır’da bolca yetişir. Kroton, Sili ve yabani susam adları ile de bilinir. İspanya’dakiler kısa sürede zeytin ağacı boyuna ulaşır, gövdesi Ferula’ya, yaprakları da Vitis’e benzer. Tohumu soluk renkli bir üzüm tanesini andırır. Halkımız, tohumunun keneye benzemesi nedeniyle ona ricinus der. Suda kaynatılır ve su üzerine çıkan yağı toplanır. Mısır’da yağ, su ya da ateş kullanılmadan çıkarılır, tohuma önce tuz serpilir ve ardından bastırılır. Bu yağ tadının kötü olması nedeniyle yemeklerde kullanılmaz ancak kandilleri yakmak için çok kullanışlıdır. PL 15-7.

Yahudilik ve Hristiyanlıkta Hz. Yunus’un altında oturduğu ağacın olduğuna inanılır. Plinius: Mısır’da çokça bulunan bir bitkidir ve yağı yapılır. “croton” ve “sili” olarak bilinir. Avrupa için yeni bir bitkidir ve tohumları keneye benzediği için “ricinus” olarak anılmaktadır. Tohumlar suda kaynatılır ve daha sonra yağ yüzeyde durduğu için kolaylıkla sudan ayrılır. Yağ yemeklerde kullanmak için iyi değildir ancak lambalarda kullanılır. Yaprakları, Hint mitolojisindeki yarı insan yarı at olan Gandharva (Yunan mitolojisindeki sentorlar gibi) eline izafe edilerek Gandharva’nın eli olarak bilinir. Bitki bazı yörelerde harva olarak bilinir.

Tanımı

12 metre kadar büyüyebilir. Parlak yapraklar 15 ila 45 cm uzunluğunda, uzun saplı, el parmakları biçiminde, 5 ila 12 arası loblu ve belirgin biçimde tırtıklıdır. Erkek çiçekler sarımsı yeşil iken dişi çiçeklerde kırmızı işaretler görülür. Meyvesi dikenli, yeşilimsi, oval, parlak, fasulye benzeridir ve yüksek oranda zehirli tohumlar ihtiva eder. Kumlu, killi ve geçirgen toprakları tercih eder. Tohumlar eylül ve kasım aylarında olgunlaşır. Çiçekleri tek evciklidir.

Gözlem bilgileri

Bitki doğal olarak Hindistan’da yayılış gösterir ancak Akdeniz havzasında doğallaşmıştır. [HaritaSinonimlerHerbaryum] Tahrip edilmiş araziler, yol kenarı ve bahçelerde görülür. Kartepe ilçesinde gözlemlenmiştir. Nisan ve mayıs ayları arasında çiçek açar. Deniz seviyesinden 900 metreye kadar olan rakımlarda gözlemlenebilir.

Türkçe adları

Dilimizde hint yağı ağacı, dedemene, genegerçek otu, generçek, hırva, hint baklası, hindiye, hinttaş, japonika, japon şemsiyesi, kene ağacı, kenek ve kene otu adları ile bilinmektedir.

Etimoloji

Cins adı Latince kene anlamına gelir. Tohumlarının keneye benzemesine işaret eder. Tür adı Latince yaygın anlamına gelir. Cinse bağlı tek türdür ve doğallıkla yaygın epiteti türün yaygın olarak görülmesi ve bilinmesine işaret eder.

Tıp

Müshil etkilidir. Hamilelik esnasında düşüğe neden olabilir. Zehirlenme vakalarında sindirim sistemini temizlemesi için kullanılır.

Dikkat

Bilgi

Sabun ve boya yapımında kullanılır. Böcek kovucudur. Tohumlarından mücevher yapılır.

Fotoğrafları