Cydonia oblonga (Ayva)

derleyen:

Cydonia oblonga

Tanımı

Cydonia oblonga (Ayva) genellikle 4 ila 8 metre büyüyebilen bir bitkidir. Dallar gençken morumsu kırmızı ve kaba tüylü iken yaşlı dallar morumsu kahverengi, silindirik, çıplak ve seyrek biçimde kovucukludur. Tomurcuklar morumsu kahverengi ve kaba tüylüdür. Sitipüller dökülücü ve yumurtamsıdır. Yaprak sapı 0,8 ila 1,5 cm uzunluğunda ve kaba tüylüdür. Yaprak ayası yumurtamsı ila dikdörtgensi, 5 ila 10 cm uzunluğunda, 3 ila 5 cm genişliğinde, abaksiyal olarak belirgin damarlı, yoğun biçimde ülgerli, adaksiyal olarak çıplak ya da seyrek biçimde havlı, tabanı yuvarlak ya da yüreksi, kenarları düz ve ucu sivri ya da derin girintilidir. Çiçek sapı 5 mm uzunluğunda ya da neredeyse yok ve yoğun biçimde kaba tüylüdür.

Çiçekler 4 ila 5 cm çapında, bırahteler dökülücü ve yumurtamsıdır. Hipantiyum çansı ve abaksiyal olarak yoğun biçimde kaba tüylüdür. Çanak yapraklar yumurtamsı ya da genişçe mızraksı, 5 ila 6 mm uzunluğunda, hipantiyumdan uzun, iki yüzeyi de kaba tüylü, kenarları salgılı testere dişli ve ucu sivridir. Taç yapraklar beyaz ya da pembemsi ve 1,8 cm uzunluğundadır. Ercikler taç yaprakların yarısından daha kısadır. Boyuncuklar erciklerle eşit uzunlukta ve tabanda yoğun biçimde ülgerlidir. Meyve kokulu, sarı, armutsu, 3 ila 5 cm çapında, yoğun biçimde kaba tüylü, kalıcı kıvrık çanak yapraklarladır. Meyve sapı 5 mm uzunluğunda, kalın ve kaba tüylüdür.

Ayva ile ilgili bilgi → Cydonia || Gülgiller ile ilgili bilgi → Rosaceae


Gözlem bilgileri

Bitki doğal olarak Batı Asya’da yayılış gösterir ancak günümüzde mutfak değeri nedeniyle dünyanın büyük bölümünde yetiştirilmektedir. Çalılıklar, bahçeler ve ormanlık alanlarda görülen bitki umumiyetle mayıs ve haziran ayları arasında çiçek açmaktadır. Bitkiyi deniz seviyesinden 1000 metreye kadar olan rakımlarda il genelinde gözlemlemek mümkündür.

Harita → Sinonimler → Herbaryum


Etimoloji

Cins adı Antik Yunanca Kidonya anlamına gelir. Antik şehir devleti, Plinius’a göre bitkinin anavatanı burasıdır. Cydonia, Athena’nın lakaplarında da biridir. Cinsin Türkçe adı olan ayva Farsça kökenlidir. Epitet Antik Yunanca dikdörtgensi anlamına gelir. Türün meyve yapısına işaret eder.


Gıda

Meyvesi taze olarak yenilmektedir. Ayrıca meyve suyu, reçel ve marmelat yapımında kullanılmıştır.


Tıp

Kalp, akciğer, boğaz, mide, böbrek, göz, bağırsak, ağız rahatsızlıkları, ishal ve adet kanamalarına karşı faydalıdır. Grip, öksürük, bronşit ve soğuk algınlığı vakalarında başvurulmuştur. Yüksek tansiyonu düşürücü, safra düzenleyici, sindirim ve bağışıklık sistemi güçlendirici, kemik gelişimini destekleyicidir. Tohumları, çoğu Rosaceae türünde olduğu gibi hidrojen siyanür barındırır ve aşırı alınması zehirlenmelere ve ölüme neden olabilir. Bununla birlikte düşük dozda hidrojen siyanür solunum ve sindirim sitemi üzerinde faydalıdır. Kabuk büzücüdür ve ülser vakalarında kullanılmıştır. Meyvesi gaz giderici, digestif, idrar söktürücü, yumuşatıcı, balgam söktürücü, peptik, restoratif, uyarıcı ve toniktir. Meyve suyu ağız ülseri ve boğaz ağrısı durumlarında etkilidir. Cydonia oblonga yaprakları ve Tilia tomentosa çiçek ve bırahteleri demlenerek içildiğinde soğuk algınlığı ve öksürük tedavisinde etkilidir. Plantago major yaprakları; Malus sylvestris meyveleri; Cydonia oblonga meyveleri ve Urtica dioica yaprakları demlendiğinde astım, bronşit ve öksürük tedavisinde etkilidir.


Cydonia oblonga
Cydonia oblonga
Cydonia oblonga
Cydonia oblonga
Cydonia oblonga
Ayva

Ayva…

Cydonia oblonga, meyveleri özellikle Akdeniz havzasında binlerce yıldır çeşitli amaçlarla kullanılan meşhur bir bitkidir.

Dilimizde ayva adı ile bilinmektedir.


Tarihi

Türk Uygarlığındaki yeri

Ayva (ايوا) Türkçe bir kelimedir. Bitkinin Farsça karşılığı olan abiyâ (آبيا) kelimesi ile hayli yakındır. Halîmî, âbî, ayve ve sefercelin aynı bitki olduğunu kaydetmiştir. Bitki için ayrıca Arapça karşlığı olan sefercel (سفرجل) ve Farsça karşılığı olan bih (به) kelimeleri de kullanılmıştır. Silkü’l-Cevahir’de, sefercel ve anenin karşılığı olarak ayva verilmiştir.

Dioscorides, meyvesinin mideye faydalı olduğunu, astım, göğüs iltihabı, bağırsak şikâyetleri ve dizanteri vakalarında kullanıldığını, idrar söktürücü özelliği bulunduğunu; yağının rahim hastalıkları, uyuz, zona ve soğuk algınlığı vakalarında kullanıldığını, terleme önleyici ve kepek giderici olarak uygulandığını yazmıştır

İbn Varrâk, mideye faydalı olduğunu; İbnü’l-Cezzâr, aşırı terleme vakalarında yağının uygulandığını; İbnü’l-Baytâr, yağının, burun kanaması, baş ağrısı, nezle ve ishal vakalarında kullanıldığını aktarmıştır.

Ayva Anadolu’da, alkol kaynaklı baş ağrısı, kulak ağrısı, nezle, zatülcenp, mide hastalıkları, kulunç, karaciğer hastalıkları, göz ağrısı, kalp hastalıkları, idrar yolu hastalıkları, dizanteri, dil rahatsızlıkları, boğaz rahatsızlıkları, göğüs hastalıkları, ishal, sıtma, hemoroit, menenjit, çiçek, veba, rahim sorunları, idrar yolu hastalıkları, kan tükürme, nezle, bağırsak kanaması ve göz ağrısı vakalarında kullanılmış, müshil, susuzluk giderici, hafıza güçlendirici, ağız kokusu giderici, kusma engelleyici, çocuklarda öksürük giderici, beyin, mide ve kalp güçlendirici olarak başvurulmuş, ayrıca kuşlarda yaraları iyileştirmesi için uygulanmıştır.

İslam tıbbı

Ayva, seferceliyye kalyesinin tarifine girmiş, şerbet ve meyve olarak tüketilmiş, özellikle hamilelerin tüketmeleri ve koklamaları önerilmiştir. Ayva’nın hamilelik dönemi üzerindeki etkisine dair vereceğimiz diğer örnekler inançla bağlantılıdır. Buna göre, hamileliğin üçüncü ayında tüketilirse çocuğun güzel olacağı, balla pişirilerek memeye sürüldüğünde süt arttırıcı olduğu, cesareti arttırdığı ve hamileler yediğinde çocuğun iyi huylu olacağı vurgulanmıştır.

Ayva ağacının dibine işedikten sonra toprağının kurdeşen üzerine sürülürse etkili olduğu ve diğer meyvelerin yanına konursa onları çürüttüğü de kaydedilmiştir. İslâm peygamberi Muhammed’den ayvanın kalbi güçlendirdiği rivayet edilmiş, Âdem’in cennetten çıkarken Allah’ın yanına verdiği bitkilerden biri olduğuna inanılmıştır. Rüyada ayva görmenin seyahat, mal ya da çocuk sahibi olmak anlamına geldiği belirtmiştir. Ancak bazı tâbirlerde, meyvenin sarı renkli olması nedeniyle hastalığa işaret ettiği belirtilmiştir. Ayrıca fal amaçlı da kullanılmıştır. Ayva’nın Türk şiirinde spesifik bir kullanımı yoktur. Rengi nedeniyle hastalıkla özdeşleştirilmiş, meyvesinin tüyleri sevgilinin tüylerine benzetilmiş, zamanın gelip geçici olduğu telmihi için faydalanılmıştır.

Antikçağ

Ayva, bizim cotonea ve Yunanların cydonia dediği meyvedir, ilk defa Girit adasından getirilmiştir. Ağaç Venüs’ün kutsal ağacıdır. Chrysomelum olarak bilinmektedir ve meyvesi aşkın sembolüdür. Meyveler ağırlıkları ile dalların bükülmesine neden olarak ağacın büyümesini engeller. Çok sayıda varyetesi vardır. Ayva devlet adamlarını ziyarete gelen kişilerin beklediği odalarda kapalı olarak tutulmuştur. Ayrıca yatak odalarındaki heykellere de asılmıştır. PL 15-10.

Ayva yağı şöyle hazırlanır: 6 ölçek zeytinyağı, 10 ölçek su ile karıştırılır, ezilmiş hurma sıpatası ile izhir eklenir, bir gün bekletildikten sonra kaynatılır, sonra yağ süzülerek geniş ağızlı bir kavanoza konulur, üzerine kamış hasır serilir, tepesine ayvalar bırakılır ve üzeri bezle örtülür. Yağ, ayvaların yağını emene kadar birkaç gün böyle bekletilir. Büzücü ve serinleticidir. Uyuz, kepek, mayasıl, zona ve rahim ülseri vakalarında etkilidir. İdrar iltihaplarını ve terlemeyi kontrol altına alır. Çeşitli zehirli böceklerin ısırıklarından korunmak için içilmiştir. DI 1-45.

Ayva mideye iyi gelir, idrar söktürücüdür ve pişirilince daha lezzetlidir. Bağırsak rahatsızlıkları, dizanteri, kan kusma ve kolera hastaları için faydalıdır. Demlenerek ishal vakalarında kullanılmıştır. Çiğ ayvanın suyu nefes darlığına iyi gelmektedir. Demlenerek anal ve rahim sarkmaları için losyon olarak kullanılmaktadır. Balda tutulan çiğ ayva idrar söktürücüdür. Balla pişirilen ayva lezzetlidir ve mideye de iyi gelir. Çiğ ayva, ishal, mide rahatsızlığı ve mide ekşimesi, iltihaplı göğüsler, sertleşmiş dalaklar ve nasırlı yumrular için lapalara eklenmiştir. DI 1-115.

© Doğan, Hüseyin (2023). Anadolu Türk Uygarlığında Bitkiler (XIII-XV. yy.) Yayımlanmamış Doktora tezi, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli, s.170-172.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uyarı: Site sahibi, sitede yer verilen her türden bilginin uzman görüşüne dayandırılmaksızın kullanılmamasını şiddetle tavsiye eder.