Rubia peregrina (Yabani kökboya)
Rubia peregrina (Yabani kökboya) genelde ormanlık alanlarda görülen ve yaz aylarında çiçek açan bir bitkidir.
- 1
Çiçek

Rubia peregrina: 03/06/2025; Bağırganlı; 5 m.; deniz kenarı. © Hüseyin Doğan.
- 2
Kızıl boya

Ortaçağ'dan kızıl boya çizimi.
- Alem:
Plantae
- Takım:
Gentianales
- Aile:
Rubiaceae
- Cins:
Rubia
- Literatür:
Sp. Pl.: 109 (1753).
- Yazar:
L.
- Dağılım:
- Sıra:
- Eşadlar:
- Kayıtlar:
Rubia peregrina (Yabani kökboya), Kökboyagiller ailesine bağlı Kökboyası cinsinden genellikle 50 ila 250 cm büyüyebilen bir bitkidir.
Tanımı#
Gövdeler odunsu, tüysüz, dört köşeli ve tırmanıcıdır. Yapraklar her dem yeşil, 4 ila 6 arası halka biçimde dizilişli, 2 ila 5 cm uzunluğunda ve 7 ila 22 mm genişliğinde, parlak, derimsi, yumurtamsı ya da mızraksı ve kenarları tırtıklıdır. Çiçek durumu silindirik ila piramit biçimlidir. Küçük çiçekler beş taç yapraklı ve soluk yeşil ile sarı arasıdır. Çiçekler erseliktir. Yeşil meyveler olgunlaştığında siyaha dönmektedir. Afrodizyak, idrar söktürücü ve âdet söktürücüdür. Köklerinden kırmızı boya elde edilmiştir. Dilimizde yabani kökboya adı ile bilinmektedir.
Gözlem bilgileri#
Rubia peregrina doğal olarak Akdeniz havzasında yayılış gösterir. Kayalık bölgeler, yamaçlar ve çalılıklarda görülen bitki umumiyetle haziran ve temmuz ayları arasında çiçek açmaktadır ve bitkiyi deniz seviyesinden 400 metreye kadar olan rakımlarda il genelinde gözlemlemek mümkündür.
Etimoloji#
Cins adı Latince kırmızı anlamına gelir ve bu bağlamda cinse ait bazı üyelerin köklerinden bitkisel kırmızı boya elde edilmesine atıftır. Epitet Latince gezgin anlamına gelir ve açık bir şekilde türün yaşam alanını kolayca genişletmesine dikkat çekmektedir. İkili adlandırma öncesi adı “Rubia quadrifolia asperissima lucida peregrina”dır.
Türk Uygarlığındaki yeri#
Kızıl boya (قيزيل بويا), bitkinin Türkçedeki karşılığıdır. Bitkiden elde edilen boyaya işaret ve bu boya günümüzde Türk Kırmızısı olarak bilinir. Metinlerimizde bitkinin Arapçadaki karşılığı olan fuvva (فوة) da kullanılmıştır. Halîmî, fuvva, kızıl boya ve fût’s-sabgın aynı bitki olduğunu kaydetmiştir.
Hûzâye, düşme ve darbe kaynaklı yaralanmalara uygulandığını; Dioscorides, kökünden boya elde edildiğini, ticari açıdan çok değerli olduğunu, sarılık, cüzzam, zehirli canlı ısırması, siyatik ve felç vakalarında kullanıldığını, düşük yaptırıcı, âdet söktürücü, doğum sonrası kalıntıları atıcı ve idrar söktürücü olarak yararlanıldığını yazmıştır.
Kızıl boya Anadolu’da, karaciğer hastalıkları, kadın hastalıkları, cilt hastalıkları, baş ağrısı, sarılık, siyatik, felç ve göz hastalıklarının tedavisinde kullanılmış, ayrıca idrar söktürücü olarak faydalanılmış, kesici bir aletle atın damarının kesilmesi halinde başvurulmuştur.
Antikçağ#
Kökü kırmızıdır ve boya için kullanılır. Yabani ve yetiştirilen olmak üzere iki türü vardır. Ekonomik değerinin yüksek olması nedeniyle İtalya’da bataklık alanlarda yetiştirilir. Gövde dört köşeli ve uzun olup yoğurtotuna benzer ancak daha büyüktür, yapraklar da gövdede halkavi biçimde dizilidir. Meyveleri yuvarlaktır, bunlar başlangıçta yeşil, sonra kırmızı ve olgunlaştıklarında siyah renkli olur. Kök ince, uzun, kırmızı ve idrar söktürücüdür. Bunun yanında hidromel ile içildiğinde sarılık, siyatik ve felç vakalarında etkilidir. Hatta yoğun idrar ve kanı da dışarı atar. Ancak bitkiyi içenler her gün yıkanmalıdır. Gövde ve yapraklar vahşi hayvanlar tarafından ısırılanlara içirilmiştir. Meyve oksimel ile içilirse dalağı küçültür. Rahim ağzına yerleştirilirse âdet söktürücüdür ve fetüsü çeker. Sirke ile uygulandığında cüzzamı tedavi eder. DI 3-143.
Yüksek kar elde edilmesi nedeniyle açgözlüler dışında pek az kimsenin bildiği iki bitki vardır. Bunlardan elde edilen boya yün ve derilerin boyanmasında kullanılmaktadır. En değerlisi İtalya’da yetişendir. Kendiliğinden büyümesinin yanı sıra yetiştirilebilir. Gövde dikenli ve boğumludur, her bir boğumda beş yaprak dizilidir. Tohum kırmızı renklidir. PL 19-17.
Bu maddeye Rubia tinctorum taksonu da dâhildir. © Doğan, Hüseyin (2023). Anadolu Türk Uygarlığında Bitkiler (XIII-XV. yy.) Yayımlanmamış Doktora tezi, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli, s.490-491.











