Fraxinus (Dişbudak)
Fraxinus (Dişbudak) özellikle Avrupa kıtası kültürlerinde hayli önemli olan orta ve büyük boylu ağaçları barındıran bir cinstir.
Fraxinus (Dişbudak) yaprak dökücü (nadiren her dem yeşil) ağaçlardan oluşan bir cinstir. Yapraklar tek teleksi ya da üç yaprakçıklıdır. Yapraklar karşılıklı ya da 3 adet olmak üzere halkavi dizilişlidir. Çiçek durumu terminal ya da koltuklarda ve talkım ya da salkım halindedir. Çanak çansı ve dört dişli ya da düzensiz loblu, zaman zaman hiç yoktur. Taç ya hiç yoktur ya da 4 taç yapraklıdır ve varsa beyaz ila sarımsı renkli, dört loblu ve tabana kadar bölünmüştür. Ercikler iki adet olup taç loblarının tabanına yerleştirilmiştir. İplikçikler kısa ve çiçek zamanı aşkındır. Boyuncuk kısa ve tepecik iki parçalıdır. Meyve samara formundadır ve tepede uzatılmış kanatları vardır. Tohum genellikle meyve başına tek adet ve yumurtamsı dikdörtgensidir. Cins Avrasya ve Kuzey Amerika’ya özgüdür ancak günümüzde dünyanın büyük bölümüne dağılmıştır.
Cins adı Latince yıldırım anlamına gelir. Cinsin yıldırım çekme özelliğine işaret eder. İkinci bir görüş ise mızrak kelimesini önerir, ağaçlar mızrak yapımında kullanılırdı. Son görüş ise Antik Yunanca çit anlamına geldiği yönündedir. Ağaçların binaları çevreleyen ucu sivri çitleri inşa etmek için kullanılmasına işaret eder.
Plinius: Aşil’in mızrağı dişbudak ağacından yapılmıştır. Yılanlar bu ağaçların yakınına gelmez. Bu yapraklardan oluşan bir dairenin içinde ateş yakılıp yılan içine konsa, yılan yapraklar yerine ateşe yönelir. Dahası, dişbudak yaprakları yılanlar kış uykusundan uyanmadan önce çıkar ve onlar uykuya yattıktan sonra dökülür. Roma’daki kahin sınıfı Augur’ların asası dişbudak ağacından yapılırdı. Kronos, Uranüs’ü hadım ettiğinde Gaia’ya düşen kan damlalarından dişbudak ağacı doğmuştur. Hesiod’a göre dişbudak ağacı da ilk insanların atasıdır. İrlanda kültüründe en önemli ağaçtır. Önemi o kadar büyüktür ki, insanlar dişbudak ağacı kesmektense soğuktan evlerinin yapısında bulunan keresteleri yakmıştır. İskandinav mitolojisinde bütün ağaçların en büyüğü ve en iyisi olan Yggdrasill, bir dişbudak ağacıdır. Kökleri dünyanın merkezine inerken, dalları cennete, Asgard’a ulaşmaktadır (İslam inancındaki tuba ağacına benzer). Ağacın dalları göğün katları, yaprakları bulutlar ve tomurcukları da yıldızlardır. Dalları boyunca koşan dört geyik dört ana rüzgardır. Birçok primitif dinde ilk insanların dişbudak ağacından doğduğuna inanılmıştır.
Oceanos’un kızı Melia (Antik Yunanca tam olarak Fraxinus ornus’un karşılığıdır), Inachos ile evlenmiş ve Phoroneus’u doğurmuştur. Peloponez efsanesine göre Phoroneus ilk insandır ve ateş getirendir (sonra Prometheus). Bu durum Roma uygarlığında da devam etmiş ancak ilk insanların dişbudak değil meşe ağacından doğduğuna inanılmıştı. Denilir ki, küçük bir çocuk evinin önünde süt ile ekmek yerken yanına bir engerek yılanı yaklaşır, çocuk yemeğinden yılana da ikram eder ve bundan sonra her gün düzenli olarak gelen yılana çocuk süt ikram etmeye devam etti. Çocuğun annesi bunu öğrendiğinde, her gün çalışmaya gitmek zorunda olduğu için çocuğunun gövdesine bir dişbudak dalı bağlamayı uygun gördü. Bundan sonra engerek tekrar gel(e)medi ve arkadaşını kaybetmenin üzüntüsü ile çocuk hayatını kaybetti. Avrupa’nın bazı bölgelerde yeni doğan bebeklere ilk olarak dişbudak özü verilirdi. Aynı şekilde bebeklerin kesilen tırnakları dişbudak ağacının altına gömülürse ünlü bir olacaklarına inanılmıştır. Roma mitolojisinde Mars’ın bitkisidir. Bitki ihtişamı simgeler.






