Anethum graveolens (Dereotu)
Anethum graveolens (Dereotu) dünya mutfaklarında yaygın olarak kullanılan popüler bir baharat ve çeşni olup değerli bir tıbbi bitkidir.
- 1
Çiçek
Anethum graveolens; 29/06/2025; Gündoğdu; 108 m.; bahçe. © Hüseyin Doğan
- 2
Meyve
Anethum graveolens; 29/06/2025; Gündoğdu; 108 m.; bahçe. © Hüseyin Doğan
- 3
Turak otu
Ortaçağ'dan turak otu çizimi.
- Alem:
Plantae
- Takım:
Apiales
- Aile:
Apiaceae
- Cins:
Anethum
- Literatür:
Sp. Pl.: 263 (1753).
- Yazar:
L.
- Dağılımı:
- Eşadlar:
- Kayıtlar:
Anethum graveolens (Dereotu), Maydanozgiller ailesine bağlı Dereotu cinsinden 60 cm büyüyebilen dik, kokusu maydanozu andıran ve tek yıllık bir bitkidir.
Tanımı#
Kazık kök incedir. Gövde beyaz ila yeşil ve boyunca çizgilidir. Yapraklar 20 cm ve yaprak sapı 2 cm uzunluğundadır. Alt yapraklar saplı iken üst yapraklarda sap görülmez. Yaprak kılıfı geniş zarsı kenarlı, tepede kulaksı ve en tepedeki yapraklar zaman zaman sadece kılıflara indirgenmiştir. Çiçek durumu belirgin biçimde saplı ve en azından yanal olanların bazıları kısmen erkek çiçeklerden oluşmaktadır. Kollar 5 ila 40 adet ve 2 ila 10 mm uzunluğundadır. Her bir şemsiyede 5 ila 30 adet çiçek bulunur. Çiçekler sarı renklidir. Taç yapraklar çıplaktır. Meyve 3 ila 5 mm uzunluğunda, 2 ila 3 mm genişliğinde ve yumurta biçimindedir. Anethum graveolens (Dereotu) dilimizde dereotu, börek otu, darağ otu, darakdalı, darak otu, donak otu, dorak, doru otu, durak, hadimala, hezertere, hukar, sakal otu, samit, samuk, somit, tarak otu, tarakdalı, tara otu ve tarhana otu adları ile bilinmektedir.
Gözlem bilgileri#
Anethum graveolens (Dereotu) doğal olarak Avrasya’da yayılış gösterir ancak mutfak değeri nedeniyle dünyanın büyük bölümüne dağılmıştır. Tarlalar, bahçeler ve yol kenarında görülen bitki umumiyetle nisan ve haziran ayları arasında çiçek açmaktadır ve bitkiyi deniz seviyesinden 1000 metreye kadar olan rakımlarda İzmit ilçesinde gözlemlemek mümkündür.
Etimoloji#
Cins adı Antik Yunanca güçlü kokulu anlamına gelir. Yapraklarının aromatik kokusuna işaret eder. Büyük ihtimalle anason ile aynı kökten gelmektedir. Yunan ve Roma mitolojisine göre Anethus (Ἄνηθος) adındaki bir genç, belirsiz nedenlere bağlı olarak dereotuna dönüşmüştür. Türkçe yaygın adı olan dereotu, Farsça kökenli tare (تره) kelimesinden gelse gerek. Bu kelime taze sebze anlamına gelir. Kelime ayrıca Lepidium sativum (tere) için de kullanılır. Epitet Latince güçlü kokulu anlamına gelir. Türün belirgin kokusuna işaret eder.
Kullanımı#
Dere otu bitkisinin yapraklarının ya da tohumlarının kurutulmasıyla baharatı elde edilir. Genellikle balık ve deniz ürünlerinden yapılan yemeklerde kullanılmıştır. Yaprakları çiğ ya da pişirilerek tüketilmektedir. Ancak yaprakların uzun süre pişirilmesi lezzetlerini kaybetmelerine neden olacaktır. Yapraklar ideal olarak çiçeklenmeden hemen önce toplanmaktadır. Çorba ve salatalara çeşni olarak eklenmiştir. Ayrıca turşusu yapılmaktadır. Bunun dışında yoğurt ve ayrana katılmıştır. Antik Roma’da önemli günlerde dereotu tacı giyilirdi ve gladyatörlerin diyetlerine eklenirdi. Tadı keskin ve acı olan tohumları çiğ ya da pişirilerek tüketilmektedir. Bunlar salata ve konservelere çeşni olarak eklenmektedir. Ayrıca yaprak ve tohumlarından çay yapılmıştır.
Tohumları çeşitli sindirim sorunlarında faydalıdır. Tohumları gaz giderici, hafif idrar söktürücü, sürt arttırıcı, uyarıcı ve mide için iyidir. Demlenerek küçük çocuklarda şişkinliğin tedavisinde başvurulmuştur. Kötü ağız kokusunu gidermek için tohumları çiğnenmektedir. Öksürük, soğuk algınlığı ve grip ilaçlarına eklenmiştir. Emziren annelerde süt artışına yardımcı olduğu da rapor edilmiştir. Mısır firavunu İkinci Amenhotep’in mezarında dereotu bulunmuştur. Antik Mısır’da afrodizyak olduğuna inanılmış, ayrıca kötü ruhlar uzaklaştırmak için bahçelere dikilmiştir. Roma uygarlığında dereotu yağı kullanmak statü göstergesi idi. Tohumlarından elde edilen yağ sabun yapımında kullanılmıştır. Hamilelik esnasında yağından uzak durulmalıdır. Bazı hassas insanlarda dermatite neden olabileceği kaydedilmiştir.
Türk Uygarlığındaki yeri#
Torak otı (طورق اوتى) bitkinin Türkçedeki karşılığıdır. Günümüzde dere otu olarak bilinmektedir. Metinlerimizde bitkinin Arapçadaki karşılığı olan şebis (شبث) ve Antik Yunancadaki karşılığı olan anethon (ἀνήθου)’dan muharref anasû (آنثو) adları da kullanılmıştır. Halîmî, şibt ve turak otının aynı bitki olduğunu ifade etmiştir. Sabuncuoğlu’na göre ise şibis ve torak otı aynı bitkidir. Dioscorides, tüketildiğini, rahim hastalıkları ve hıçkırık vakalarında başvurulduğunu, idrar söktürücü, düşük yaptırıcı, gaz giderici ve süt arttırıcı olarak faydalanıldığını; merheminin vulva rahatsızlıklarında, eklem ve diş eti şikâyetlerinde kullanıldığını aktarmıştır.
Sileymûn, süt arttırıcı olduğunu; İbn Varrâk, mideye zararlı olup bulantıya neden olmakla birlikte süt arttırıcı ve idrar söktürücü olduğunu; İbn Mâseveyh, yağının ateş vakalarında; Şerîf, sinir rahatsızlıklarında etkili olduğunu kaydetmiştir. Gâfikî, gaz giderici; Îsâ bin Mâsa, süt arttırıcı; Râzî, sırt ağrısı giderici ve kusturucu olduğunu belirtmiştir.
Bitki Anadolu’da, ağız rahatsızlıkları, nefes darlığı, kulunç, hemoroid, menenjit, böbrek hastalıkları, göz rahatsızlıkları, uykusuzluk, kulak ağrısı, boğaz rahatsızlıkları, göğüs hastalıkları, rahim sorunları, abraşlık, siyatik, işitme sorunları ve cilt sorunları gibi çok sayıda tıbbi sorunun tedavisinde kullanılmış, kusturucu, cinsel istek arttırıcı, süt arttırıcı, hıçkırık giderici, ağız kokusu giderici, idrar söktürücü ve yorgunluk giderici olarak faydalanılmış, atlarda dil şişmesi vakalarında başvurulmuştur. Beden yorgunluğu halinde yağı ile vücut ovulmuş, ayakların soğuktan etkilenmesi hâlinde de bitkinin suyuna ayaklar sokularak tedavi edilmiştir. Kâbus gören kişilere önerilen torak otunun kadını erkeğe âşık etmek için de kullanıldığı zikredilmektedir. Bitki Ortaçağ Anadolu mutfağında tüketilen bitkiler arasındadır, örneğin baş dönmesi şikâyetlerinde torak otu çorbası tavsiye edilmiştir.
Antikçağ#
Galen’e göre idrar söktürücü ve gaz gidercidir. Yine ona göre sarhoşluğun verdiği etkileri aza indirmek için bitki başa taç halinde takılmıştır. Özellikle Roma ve Hellen uygarlığında çiçeklerden taç yapılarak başa takılması hayli yaygındır. Her ne kadar çiçek taçları daha sonra müsabakalarda ya da savaşlarda başarı gösterenlere verilen bir ödül olarak karşımıza çıksa da, olasılıkla kökeni bu hadisedir. Bazı bitkiler, şarabın sarhoş edici etkisini aza indirmek için baş çevresine sarılırdı. Dioscorides sebze olarak tüketildiğini, tohumlarının süt arttırıcı olduğunu, hıçkırığı giderdiğini, aşırı tüketiminin göze verdiğini ve gebe kalmayı zorlaştırdığını, kaynatılarak rahim rahatsızlıkları için banyo suyuna eklendiğini, yağının, yorgunluk giderici olup eklem ağrılarının giderilmesi için sürüldüğünü; Plinius, bitkinin külünün küçük dildeki şişkinliği gidermek için kullanıldığını aktarmıştır.
Dereotu merhemi şöyle hazırlanır: Dereotu çiçeği zeytinyağında bir gün bekletilir, ardından elle sıkılarak saklanır. Rahmi yumuşatır ve genişletir. Tekrarlayan titreme ve hararete iyi gelir. Yorgunluk giderir ve eklem ağrılarını geçirir. DI 1-51.
Tohum ve yaprağı kaynatılarak içilirse süt arttırıcıdır, kolik ve şişkinliği durdurur, ishal ve kusmayı keser, idrar söktürücüdür ve hıçkırığı keser. Kaynatılarak oturma banyosu yapılırsa rahim şikâyetlerine iyi gelir. DI 3-58.
Dereotu gaz gidericidir, mide sancılarını yatıştırır ve bağırsak gevşekliğini durdurur. Göz kayması vakalarında kökü su ya da şarapla uygulanır. Tohumu haşlanarak koklanırsa hıçkırığı keser. Suyla alındığında hazımsızlığı giderir. Külü küçük dil şişmesine devadır. Ancak bitki görme yetisi ve üreme yeteneğini zayıflatır. PL 20-74
© Doğan, Hüseyin (2023). Anadolu Türk Uygarlığında Bitkiler (XIII-XV. yy.) Yayımlanmamış Doktora tezi, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli, s.664-665.
Dereotu dikiyorum rengi bembeyaz oluyor nefen acaba