Chondrilla juncea (Karakavuk)


Tanımı

Chondrilla juncea (Karakavuk), Papatyagiller (Asteraceae) ailesine bağlı Karakavuk (Chondrilla) cinsinden genellikle 40 ila 150 cm büyüyebilen ince bir bitkidir. Çiçekler erseliktir. Gövde mavimsi yeşil renklidir. Genellikle zararlı ot olarak kabul edilimektedir. Tabanda yapraklarla bir rozet oluşturur, daha sonra yoğun dallarla otsu bir çalılık meydana gelir. Dikdörtgen sarı çiçek dilleri ile küçük papatya gibi çiçekler görülür. Kapçık 1 cm uzunluğundadır. Sorguç beyaz renklidir. Hem tohum yoluyla hem de kökünden parçalar çıkartarak yayılmaktadır. Oldukça güçlü bir istilacıdır ve rekabet gücü yüksektir.
Gözlem bilgileri

Bitki doğal olarak Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika’da yayılış gösterir ancak istilacı tür olarak geniş bir alana yayılmıştır. Tahrip edilmiş araziler, tarlalar ve kayalık bölgelerde görülen bitki umumiyetle temmuz ve eylül ayları arasında çiçek açmaktadır ve bitkiyi 200 ila 1600 metreye kadar olan rakımlarda il genelinde gözlemlemek mümkündür.
Harita → Alt türler → Sinonimler → Herbaryum
Etimoloji

Cins adı Antik Yunanca küçük yumru anlamına gelir. Kelimenin aynı zamanda kabuksuz tahıl anlamına gelen Antik Yunanca khondros kelimesinden türetilmesi de olasıdır. Bu durumda cinsin tohumlarının tahıla benzemesine işaret ediyor olması muhtemeldir. Epitet Latince saz anlamına gelir. Buradaki atıf bitkinin Juncus (Kofa) cinsi ile benzerliğine değil, sazları andıran ince yapısınadır. İkili adlandırma öncesi adı “Chondrilla juncea viscosa arvensis”tir.
Tıp

Yaprakları çiğ ya da pişirilerek tüketilmektedir. Mide kuvvetlendirici olarak kullanılmıştır. Antioksidandır. Ayrıca kökün etrafında bulunan sütümsü sıvı kurutularak geleneksel tıpta kullanılan bir sakız elde edilmektedir.
Tohumlarının zehirli olabileceğine dair raporlar vardır.






Karakavuk…
Chondrilla juncea, genelde işlenmemiş arazilerde görülmektedir ve bitkiden elde edilen sakız geleneksel tıpta kullanılmaktadır.
Dilimizde karakavuk, çengel sakızı, çingene sakızı, çıtlık, çöpkanak, dip sakızı, cibcik, ezzezze, garagavık, karavruk, karagöz, karaca kovuk, karavlık, sakızlık ve sakız otu adları ile bilinmektedir.
Tarihi

Türk Uygarlığındaki yeri
Handerîlî (خندريلي), bitkinin Antik Yunancadaki karşılığı olan khondrile (χονδρίλη)’den muharreftir. Metinlerimizde bitkiden sünnetlice ve yabân mârûl (يبان مارول) olarak da bahsedilmiştir. Yabân mârûl kullanımı hatalıdır. Muhtemelen hata, Dioscrorides’in bitki için kullandığı “hindibaya benzer” yorumundan kaynaklanmıştır. Bu bitkileri günümüzde sakız otu olarak biliyoruz, bitkinin sütsü usaresinin kurutularak sakız elde ediliyor olmasına işaret eder. Sünnetlice adı ise günümüzde aynı aileye bağlı başka bir cins için kullanılmaktadır.
Dioscorides, saplarından sakız elde edildiğini, yılan sokması ve güneş yanığı vakalarında kullanıldığını, sindirim kolaylaştırıcı, saçları koruyucu ve âdet akışı durdurucu olarak faydalanıldığını; İbnü’l-Baytâr, sakızının göz rahatsızlıkları, hemoroit ve yılan ısırması vakalarında başvurulduğunu yazmıştır.
Mahmûd Şirvânî, bitkiyi hindûbâ sınıfı içinde zikretmiş, İbn-i Şerîf, yaygın olarak bulunduğunu, yaprak ve tohumlarının künike benzediğini, çiçeklerinin sarı renkli olduğunu ve sütlü bir usaresi olduğunu aktarmıştır. Bitki hemoroit ve siğil tedavisinde kullanılmış, âdet söktürücü olarak faydalanılmıştır.
© Doğan, Hüseyin (2023). Anadolu Türk Uygarlığında Bitkiler (XIII-XV. yy.) Yayımlanmamış Doktora tezi, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli, s.362.
Antikçağ
Yaprak, sap ve çiçeği hindibaya benzer ancak daha narindir. Küçük dallarının çevresinde sakızağacına sakızına benzer, bakla büyüklüğünde bir sakız olur. Dövülerek mürle birlikte zeytin iriliğinde bir keten beze yerleştirildiğinde âdet söktürücüdür. Kökü ile birlikte kıyılarak bal eklenir ve pastil haline getirilir. Bu pastil soda ile karıştırılarak cüzzamı temizlemek için kullanılmıştır. Sakız saçları geriye yapıştırır. Taze kök içine bir iğne daldırılıp saça uygulandığında aynı etkiyi gösterir. Şarapla engerek ısıranlara içirilmiştir. Suyu tek başına ya da şarapla kaynatılıp içildiğinde bağırsakları tutar. Diğer bir türü daha vardır. Bunun yaprakları uzatılmış ve yere yatıktır. Sapı suludur. Kökü narin, keskin kenarlı, hafif, yuvarlak, sarı renkli ve suludur. Sap ve yapraklar sindiricidir ve suyu kirpikleri geri yapıştırır. DI 2-133.
Hindibaya benzer, sap suyu acıdır, kökü baklaya benzer ve bazen çok dallı olur. Toprağa yakın bölümünde bir tür yumru formunda ve bakla büyüklüğünde bir sakız üretir, bu sakız rahim ağzına yerleştirilirse âdet söktürücüdür. Kökleriyle dövülerek pastil haline getirilir ve yılan sokması vakalarında başvurulur. Denilir ki tarla fareleri yılan saldırısına uğradıklarında bu bitkiyi tüketir. Şarapla kaynatılırsa bağırsak gevşekliğini giderir, ayrıca sakız için mükemmel bir ikâme olur, ne kadar inatçı olursa olsun kirpikler için iyi bir briyantindir. Dorotheus, mide ve sindirim organları için son derece faydalı olduğunu yazmıştır. Ancak bazılarına göre kadınlar için sağlıksızdır, görme duyusunu köreltir ve erkeklerde iktidarsızlığa neden olur. PL 22-45.
Sakızını keyifle çiğnerdik çocukken.