Site icon Kocaeli Bitkileri

Centaurium erythraea (Kırmızı kantaron)

Centaurium erythraea

Centaurium erythraea; 26/06/2023; Servetiye; 1000 m.; kayalık. © Hüseyin Doğan

Tanımı

5 ila 50 cm büyüyebilir. Gövde dallı ve diktir. Tabanda rozet oluşturur ve bunlar ters yumurtamsı ila eliptiktir. Gövdedeki yapraklar üçgensi ve karşılıklı dizilişlidir. Çiçek kurulu birçok çiçek barındırır. Küçük çiçekler pembemsi-lavanta renkli, 1 cm çapında ve sarı başçıklıdır. Meyve silindirik bir kapsüldür. Tohumlar ağustos ve ekim aylarında olgunlaşır. Çiçekler erseliktir. Geçirgen toprakları ve güneşli bölgeleri tercih eder. Tohumlar şubat ve mayıs ayları arasında doğrudan dışarı ekilebilir. Tohumlar hızlı çimlenir. Taç lobları genellikle 4 ila 6 mm uzunluğunda, çiçek kurulu sıkı, genellikle iki yıllık, gövde, bırahte ve çanak pürüzsüzdür.

Gözlem bilgileri

Bitki doğal olarak batı Asya ve Avrupa’da yayılış gösterir. [HaritaSinonimlerHerbaryum] Çayırlar, yamaçlar ve yol kenarında görülür. İl genelinde yaygın olarak gözlemlenmiştir. Mayıs ve ağustos ayları arasında çiçek açar. Deniz seviyesinden 900 metreye kadar olan rakımlarda gözlemlenebilir.

Türkçe adları

Dilimizde kırmızı kantaron, afyonotu, sıtma otu, tukul otu, küçük kantaron ve kantariyon adları ile bilinmektedir.

Etimoloji

Cins adını Sentor Chiron‘dan (Χείρων) almıştır. Antik çağ kaynaklarında üst tarafı insan alt tarafı at olan yaratıklara çok sayıda atıf vardır ve bunların en meşhuru Chiron’dur. Chiron, insanoğluna tıp tanrısı Aesculapius üzerinden şifalı bitkileri öğretmiş ayrıca Hercules’in zehirli oku ile alınan bir yarayı da peygamber çiçeği ile tadavi etmiştir. Homeros, ünlü Akalı savaşçı Akhilleus’un de hocası olan Chiron’u eczacılığın babası olarak niteler ve onun şifalı bitkileri kullandığını kaydeder. Plinius ise eczacılık ve botanik bilimlerinin Chiron’a atfedildiğini yazmaktadır. Plutarkhos, Hellas’ın Magnezya şehrinde yaşayanların eczacılık konusunda hünerli olmalarını, onların Chiron’un soyundan gelmeleri ile açıklar. Tür adı Antik Yunanca kırmızı anlamına gelir. Türün çiçek rengine (çiçekler nadiren beyaz renkli olabilir) işaret eder.

Türk Uygarlığındaki yeri

Kantariyûn sagîr (قنطريون صغير), bitkinin Antik Yunancadaki karşılığı olan kentaureion mikron (κενταύρειον μικρόν)’dan alınmıştır ve buna uygun olarak metinlerimizde uvacuk kantariyûn (اوجق قنطريون) adı da tercih edilmiştir. Bu bitki metinlerimizde genellikle sıfatı olmaksızın kullanılmıştır. Envâ-ı Emrâz’da Antik Yunancadaki karşılığı olan limnesion (λιμνήσιον)’dan muharref lemnisi (لمنثى) ismi tercih edilmiştir ve burunda kötü koku ile hemoroid vakalarında kullanıldığı belirtilmiştir.

Dioscorides, siyatik, ağrılı idrar, morluk ve göz rahatsızlıkları vakalarında kullanıldığını, yara iyileştirici, taş düşürücü, iltihap giderici, âdet söktürücü, düşük yaptırıcı ve ağrı kesici olarak faydalanıldığını belirtmiş, hamile kalmada güçlük yaşayanlara tavsiye etmiştir. Yûhannâ bin Sarâbiyûn, siyatik; Mecûsî, kulunç vakalarında kullanıldığını; Taberî, düşüğü tahliye ettiğini ve epilepsi tedavisinde başvurulduğunu; İbnü’l-Baytâr, saçkıran, bel ağrısı, rahim ağrısı, eklem ağrısı, akrep ve yılan sokması halinde kullanıldığını, yara iyileştirici, âdet söktürücü ve ağrı kesici olduğunu; Temimî, baş ağrısı bit ve sirke kırıcı olduğunu yazmıştır.

İbn-i Şerîf çayırlarda görülen kırmızı çiçekli bir bitki olduğunu ve hekim ile attârlarda bulunduğunu kaydetmiştir. Bitki Anadolu’da, epilepsi, felç, bademcik iltihabı, böbrek rahatsızlıkları, sarılık, nefes darlığı, cinsel ilişki sonrası titreme, göz sorunları, siyatik, cilt sorunları ve bağırsak hastalıkları tedavisinde kullanılmış, parazit düşürücü, yara iyileştirici ve iltihap giderici olarak faydalanılmış, karabasan görenlere tavsiye edilmiştir.

© Doğan, Hüseyin (2023). Anadolu Türk Uygarlığında Bitkiler (XIII-XV. yy.) Yayımlanmamış Doktora tezi, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli, s.439-440.

Tarihi

Dioscorides 3-7: Kantaron ve mercanköşke benzeyen bitkinin gövdesi bir karıştan uzun ve köşelidir. Çiçekleri nakıl çiçeklerine benzer, yaprakları sedefotu yaprakları gibi olup uzundur, meyvesi buğdaya benzer ve kökünün tadı acıdır. Taze kökü uygulandığında yaraları temizler ve iyileştirir. Kaynatılıp içildiğinde bağırsakları temizler. Kaynatılması siyatik hastaları için faydalıdır. Suyu gözlere faydalıdır ve balla birlikte gözleri temizler. Rahim ağzına yerleştirilirse âdet söktürücüdür ve düşük yaptırır. İçildiğinde tendon çevresinde rahatsızlıklara iyi gelir. Tohum zamanı yeşil parçalarının suyu çıkarılır, beş gün boyunca suda bekletilir, ardından kullanılacak kısım suyun üzerine çıkana kadar kaynatılır. Soğuduktan sonra yünlü bir kumaşla süzülür, yeşil parçalar atılır ve bal kıvamına gelene kadar tekrar kaynatılır. Bazıları tohum zamanı bitkiyi doğrar, suyunu sıkar, güneş altında ziftsiz kil bir kaba koyar, bir çubukla sürekli karıştırarak yoğunlaştırır, etrafında donan malzemeyi kazıyarak sıvıya karıştırır ve geceleri üstünü örter.

Tıp

Mide ve karaciğer hastalıkları için geleneksel olarak kullanılmıştır. İştah açıcı ve safra salgısı arttırıcıdır. Bitkinin tamamı terletici, sindirim kolaylaştırıcı, kusturucu, ateş düşürücü ve toniktir. Üst bölümler hemoroid, astım, romatizma, ülser, egzama, yaralar ve kesiklere uygulanır.

Dikkat

Bilgi

Çiçeklerinden parlak sarımsı yeşil bir renk elde edilir.

Fotoğrafları

Exit mobile version