Buxus sempervirens (Şimşir)

derleyen:

Özet

Buxus sempervirens (Şimşir) binlerce yıldır hem tıbbi olarak kullanılan hem de süs bitkisi olarak yetiştirilen meşhur bir bitkidir.

Hiyerarşi

Plantae

Bitkiler

Buxales

Şimşir takımı

Buxaceae

Şimşirgiller

Buxus

Şimşir

Türk Uygarlığındaki yeri

Şimşîr (شمشير) ve şimşâd (شمشاد), bitkinin Süryanicedeki karşılığı olan şamşara (ܫܡܫܪܐ)’dan muharreftir. Metinlerimizde bitki için Antik Yunancadaki karşılığı olan puxos (πύξος)’tan çekilen baks (بقس) ismi de kullanılmıştır. İbn Hasan, ahşabının sarı ve sert olduğunu, meyvesinin mersîn’e benzediğini; Şerîf, talaşının kına ile birlikte başa sürülürse saçı güçlendirdiğini, ayrıca bunun baş ağrısını da giderdiğini kaydetmiştir.

Şimşîr Anadolu’da, saç güçlendirici olarak uygulanmış, ahşap alet yapımında kullanılmıştır. Bitkinin şiirimizde kullanımı sevgilinin boyu ile sınırlıdır.

© Doğan, Hüseyin (2023). Anadolu Türk Uygarlığında Bitkiler (XIII-XV. yy.) Yayımlanmamış Doktora tezi, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli, s.647-648.

Tarihi

Theophrastus, bitki ile ilgili verdiği bilgilerde daima ahşabına atıfta bulunmaktadır. Bitkiden pyxos olarak bahseder, kelime Latinceye buxus, Arapçaya baks, İngilizceye ise box olarak geçmiştir. Tüm ahşaplar içinde en değerlisi şimşirdir. Ancak nadiren damarlıdır ve sadece kökün ahşabı kullanılır. Tabiri caizse iddiasız bir görünümü olan bir ağaçtır fakat ahşabının sertliği ve solgun tonu nedeniyle çok saygı görür. Şimşir süs bahçelerinde yaygın olarak kullanılır. Üç türü vardır; Galya şimşiri piramit biçiminde yükselir ve oldukça uzun boyludur, oleaster değersiz kabul edilir ve kötü bir kokusu vardır, üçüncüsü İtalya şimşiridir ve bana göre yabani şimşirin kültürüdür. Sonuncusu yayılıcıdır ve kalın bir çit oluşturur. Yaprak dökmez ve budamaya elverişlidir. PL 16-28.

Tanımı

Buxus sempervirens (Şimşir) genellikle 1 ila 2 metre büyüyebilen çalı ya da 12 metreye kadar çıkabilen küçük ağaç formundadır. Gövde gençken gri ve düz renklidir, olgunlaştıkça çatlaklar görülür. Yapraklar gövde boyunca karşılıklı dizilişli, yumurtamsı, 1,5 ila 3 cm uzunluğunda, 0,5 ila 1,3 cm genişliğinde ve yeşil ila sarı yeşil renklidir. Çiçekler gösterişli olmamakla birlikte güçlü kokulu olup beyazımsı yeşil renklidir. Taç yaprak mevcut değildir. Kapsül üç lobludur, bir ila iki arası tohum barındırır ve bunlar siyah renklidir.

Gözlem bilgileri

Buxus sempervirens doğal olarak Akdeniz havzasına özgüdür ancak günümüzde süs bitkisi değeri nedeniyle diğer bölgelerde de yetiştirilmektedir. Her ne kadar Türkiye’nin doğal bitkisi olsa da Türkiye’deki doğal birey sayısı oldukça azalmıştır. Bunun yerine park ve bahçelerde peyzaj amaçlı dikilen örneklerine rastlanmaktadır. [HaritaSinonimlerHerbaryum] Ormanlık alanlar, yamaçlar ve çalılıklarda görülen bitki umumiyetle şubat ve mayıs ayları arasında çiçek açmaktadır ve bitkiyi 200 ila 1600 metreye kadar olan rakımlarda İzmit ilçesinde gözlemlemek mümkündür.

Türkçe adı

Dilimizde şimşir, cımşır ve şümşür adları ile bilinmektedir.

Etimoloji

Cins adı Antik Yunanca sıkı anlamına gelir ve bu bağlamda bitkilerin ahşabının sertliğine ve yoğunluğuna işaret etmektedir. Dilimizdeki şimşir kelimesi Akadça simsalu (𒋆𒊭𒇻𒌋) kelimesinden gelmektedir. Tür adı Latince her dem yeşil anlamına gelir ve açık bir şekilde yapraklarının dört mevsim yeşil kalmasına dikkat çekmektedir.

Gıda

Yaprakları bira yapımında kullanılmaktadır.

Tıp

Yapraklar ve kabuklar; değiştirici, romatizma tedavi edici, müshil, safra salgısı arttırıcı, terletici, ateş düşürücü, doğum başlatıcı ve kurt düşürücüdür. Yapraklar sıtmanın tedavisinde kinin yerine kullanılmıştır. Frengi tedavisinde başvurulmuştur. Ahşabı terletici, uyuşturucu ve yatıştırıcıdır. Yapraklar çiçek açmadan önce toplanır ve kurutulur. Kabuk dört mevsim toplanarak kurutulur. Bitkinin geleneksel tıp alanında kullanıldığına dair antikçağda herhangi bir kayda rastlamadık. Ortaçağdaki tek kayıt İbni Cülcül’e ait ve o da bitkinin yapraklarının mersine (Myrtus communis) benzediğini ve bağırsaklarda büzücü etkiye sahip olduğunu yazar. Genel anlamda kullanımı on yedinci yüzyılın başlarına tarihlenmektedir. Ahşaptan elde edilen yağı, yaprak ve kabuğu kullanılan parçalarıdır. Gut, idrar yolu enfeksiyonları, bağırsak parazitleri, frengi, hemoroit, epilepsi, baş ağrısı, mayasıl, cüzzam, romatizma, ateş ve sıtma tedavisinde başvurulmuştur. Yapraklarından demlenen çay terletici ve safra söktürücü olarak içilmiştir.

Dikkat

Bilgi

Budanmaya dayanıklıdır. Arılar tarafından sevilen bir bitkidir. Yaprak ve talaşları saçları kumral rengine boyamak için kullanılmıştır. Ahşabı çok dayanıklıdır ve çeşitli tahta aletlerin yapımında kullanılmaktadır.

Fotoğrafları