Site icon Kocaeli Bitkileri

Allium ampeloprasum (Pırasa)

Allium ampeloprasum

Allium ampeloprasum: 14/06/2019; Kocaeli Kent Ormanı; 354 m.; ormanlık. © Hüseyin Cahid Doğan

Özet

Allium ampeloprasum (Pırasa) binlerce yıl öncesinden bile çok sayıda kültürü bilinen meşhur bir mutfak bitkisidir.

Hiyerarşi

Plantae

Bitkiler

Asparagales

Kuşkonmaz takımı

Amaryllidaceae

Nergisgiller

Allium

Soğan

Türk Uygarlığındaki tanımı

Kendene (كندنه), bitkinin Farsçadaki karşılığıdır. Metinlerimizde bitkinin Süryanicedeki karşılığı olan karrata (ܟܪܬܐ)’dan muharref kürrâs (كراث) ismi de kullanılmıştır. Nadiren bitkinin Antik Yunancadaki karşılığı olan prasondan (πράσον) çekilen pırasa (پراصه) ismi de tercih edilmiştir. Kendene kelimesi ayrıca farâsiyûn için de kullanılmıştır ancak metinde ayırt edici bir tanım verilmeyen tüm kendene kullanımlarını buraya aldık. İşin doğrusu, günümüzde bu bitki için kullandığımız pırasa kelimesi, Antik Yunancada Marrubium vulgare için

kullanılmaktaydı. Modern pırasanın adı ise ampeloprason (ἀμπελόπρασον) idi. Aretaeus, acıbâdâm ile alındığında terlemeyi teşvik ettiğini belirtmiş, Plinius, Nero’nun sesini güzelleştirmek için diyetine kendeneyi de eklediğini yazmıştır. Dioscorides bitkiyi kültive edilen ve yabani olan olmak üzere iki ayrı maddede ele almıştır. İnsan eliyle yetiştirilen kendene’nin kâbuslara neden olduğunu ancak idrar söktürücü, mideye faydalı ve âdet söktürücü olduğunu belirtmiş, yabani olanın ise zehirli hayvan sokması halinde tüketilmesinin etkili olduğunu kaydetmiştir.

Kültüre alınmış kendene ile yabanı kendenenin çiçek kurulları farklılık göstermektedir. İnsan eliyle yetiştirilen kendenenin çiçek başları hem daha büyüktür hem de çiçek örtülerinin rengi farklıdır. Bu nedenle Huneyn bin İshâk, İbnü’l-Baytâr, İbn Sînâ, Bîrûnî, gibi isimler, kendene’yi ele aldıkları metinlerinde çeşitli bölgelerle anılan varyetelere ayırmayı uygun görmüşlerdir: Suriye kendenesi, Endülüs kendenesi, vb…

Türk Uygarlığındaki kullanımı

İbn Sînâ büyük ölçüde Dioscorides’in yazdıklarını tekrarlamıştır. İbn Varrâk, iştah açıcı olmakla birlikte baş ağrısı ve kâbusa neden olduğunu; Gâfikî, idrar söktürücü olduğunu; Râzî, iştah açıcı olup cinsel arzuyu uyandırdığını; İbn Mâsah, hemoroid vakalarında kullanıldığını; İshak bin İmrân, karaciğer ve dalak tıkanıklıklarını açtığını; Yûhannâ bin Mâseveyh, diş ağrısını geçirdiğini yazmıştır.

Bitki Anadolu’da, çeşitli göz sorunları, kulak ağrısı, diş rahatsızlıkları, idrar yolu şikâyetleri, göğüs ve karaciğer hastalıkları, cilt sorunları, hemoroid ve felç tedavisinde kullanılmış, ayrıca kanama durdurucu, yanık giderici ve idrar söktürücü özellikleri bulunan bitki burun kanamalarını durdurmak için de uygulanmıştır. Ortaçağ Anadolu mutfağında kendene, sekbâc ve digriyge yemeklerinin tariflerine eklenmiş, sperm sayısını ve cinsel hazzı arttırmak için tüketilmiştir. Bitkinin rüyada görülmesinin haksız yollarla elde edilecek kazanca işaret ettiği belirtilmiştir. Bitkinin suyu ile el yıkandıktan sonra akrep tutulursa akrebin sokmayacağı, tohumlarının bir müddet sirkede bekletildikten sonra balıkların olduğu bir su kaynağına döküldüğünde tüm balıkların su yüzeyine çıkacağı kaydedilmiştir. Köstebeğin kötü kokulu nesneleri sevmediği, bu nedenle yakalamak için soğan ve pırasa kullanıldığı rivayet edilmiştir.

© Doğan, Hüseyin (2023). Anadolu Türk Uygarlığında Bitkiler (XIII-XV. yy.) Yayımlanmamış Doktora tezi, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli, s.472-474.

Antik Yunan

Pırasa gaz yapıp kâbusa neden olduğu için tamamı ile sağlıklı kabul edilmemektedir. İdrar ve âdet söktürücüdür, bağırsakları çalıştırır, ancak görüş zayıflığına neden olur ve iltihaplı mesane ve böbrekler için zararlıdır. Soyulmuş arpa ile kaynatılıp yenildiğinde maddeleri göğüsten çıkarmaktadır. Deniz suyu ve sirke ile kaynatılarak oturma banyosuna eklenmesi halinde rahimdeki sertlik ve tıkanmalarda faydalıdır. İki kere kaynatılıp soğuk suda bekletilirse tadı güzel olur ve daha az gaza neden olur. Pırasanın kıyılmış yapraklarının suyu sirke ile birlikte özellikle burun kanaması olmak üzere kanama durdurucudur. Mür ile karıştırılırsa afrodizyaktır. Balla karıştırılıp pastil yapıldığında göğüs rahatsızlıkları ve vereme faydalıdır.

Tüketildiğinde nefes borusunu temizler. Ancak sürekli olarak kıyılmış yapraklarla beslenmek görüşü zayıflatır ve mide için kötüdür. Hidromel ile alınan suyu vahşi hayvan ısırıklarına iyi gelir. Pırasa lapa olarak kullanıldığında da bu işe yarar. Mür ve sirke ya da süt ya da gül merhemi ile damlatıldığında kulak ağrısı ve çınlamasına yararlıdır. Yaprakları, sumak meyvesi ile uygulandığında yüzdeki sivilceleri giderir. DI 2-149.

Yabani pırasa, yetiştirilen pırasaya göre mideye daha çok zarar verir. Ancak daha çok ısıtır ve idrar ile âdet söktürücü özellikleri daha güçlüdür. Yabani hayvanlar tarafından ısırılanlara yedirilmiştir. DI 2-150.

Antik Roma

Pırasa, son zamanlarda imparator Nero tarafından kullanılmasıyla hatırı sayılır bir ün kazanmıştır. Nero ayın belirli günlerinde sesini geliştirmek için sadece pırasa ve zeytinyağı yer, o gün ekmeğe bile dokunmazdı. Pırasa tohumu sonbahar ekinoksundan hemen sonra ekilmektedir. Aynı tarhtaki pırasa defalarca kesilebilir ve her zaman iyi gübrelenmelidir. Kesmek yerine soğan elde etmek isteniyorsa belli bir boya gelince başka bir tarha nakledilmelidir. Eskiler soğanı daha çok büyütmek için pırasanın üzerine taş ya da çömlek parçası koyardı ancak günümüzde lifli kökleri ot kancasıyla hareket ettirilmektedir. Pırasanın gübreye ve zengin toprağa ihtiyaç duymasına karşın sudan nefret eder. En değerlisi Mısır’da yetiştirilendir. Mela, imparator Tiberius tarafından kötü yönetimle suçlanınca pırasa suyu yuttu ve herhangi bir ağrı belirtisi göstermeksizin son nefesini verdi. PL 19-33.

Pırasa dövülerek ya da nane ile karıştırılarak burun deliklerine sokulursa kanama durdurucudur. Kadın sütü ile içilen suyu doğum sonrası akıntıları keser. Şiddetli öksürük ile göğüs ve akciğer hastalıklarında etkilidir. Yaprakları sivilce ve yanıklara uygulanır. Balla dövülmüş pırasa yara iyileştiricidir. Sirke ile vahşi hayvan ısırıklarına uygulanır. Kadın sütüyle kulak uğuldamasını gidermek için kullanılmıştır. Baş ağrısı durumunda burun deliklerine ya da yatmadan önce suyuyla bal kulaklara damlatılmıştır. Suyu şarapla yılan ve akrep sokması halinde alınır. Pırasa ya da suyu kan tükürme, verem ve kronik nezleye yararlıdır. Sarılık ve ödem vakalarında suyu arpa suyuyla içilmiştir. Balla karıştırılan suyu rahmi temizler.

Pırasa mantar zehirlenmelerinde tüketilmekte ve ayrıca yaralara sarılmaktadır. Afrodizyak, susuzluk ve sarhoşluk gidericidir. Görüşü zayıflattığı ve şişkinliğe neden olduğu söylenir. Pırasa sese dikkate değer bir netlik kazandırır. Kan tükürenlere suyu, mür ve akakiya ile birlikte verilmiştir. Hipokrat, rahmi açtığını ve doğurganlığı desteklediğini yazmıştır. Balla dövülürse ülserli yaraları temizler. Öksürük, nezle, akciğer ve soluk borusu şikâyetlerine çiğ yenirse iyi gelir. PL 20-21.

Tanımı

Allium ampeloprasum (Pırasa) 50 cm ila 1,5 metre büyüyebilen bir bitkidir. Soğanı genişçe oval ila küresel ve 2 ila 6 cm çapındadır. Dış gömlek kül grisi renginde ve kağıtsıdır. Soğancıklar küresel ya da miğfer şekilli, çok sayıda ve 3 ila 5 mm çapındadır. Yapraklar 4 ila 10 arası sayıda, 5 ila 20 mm genişliğinde ve düzdür. Çiçek kurulu küresel şemsiye halinde olup, yaklaşık otuz çiçek bulundurur. Sıpata 8 cm uzunluğundadır. Çiçekler beyaz, pembe ya da kırmızı renkli olabilir. Çiçek sapları mor, kırmızı, leylak ya da yeşil renkli, çiçek örtüsünden birkaç kaç daha uzun ve eşit değildir. İplikçikler mor, leylak ya da beyaz renklidir ve dışarı taşarlar. Kapsül 4 mm uzunluğundadır.

Gözlem bilgileri

Allium ampeloprasum doğal olarak Akdeniz havzasından Orta Asya’ya kadar olan bölgede yayılış gösterir ancak mutfak değeri nedeniyle günümüzde dünyanın büyük bölümünde yetiştirilmektedir. [HaritaSinonimlerHerbaryum] Ormanlık alanların kenarları, çalılık, kayalık alanlar, yol kenarı ve deniz kıyısında görülen bitki umumiyetle haziran ve temmuz ayları arasında çiçek açmaktadır ve bitkiyi deniz seviyesinden 1300 metreye kadar olan rakımlarda İzmit, Gölcük ve Gebze ilçelerinde gözlemlemek mümkündür.

Türkçe adı

Dilimizde pırasa adı ile bilinmektedir.

Etimoloji

Cins adı Antik Yunanca öğütmek anlamına gelir ve bu bağlamda cinse bağlı sarımsak dişlerinin öğütülerek çeşitli yemeklerde kullanılmasına işaret etmektedir. Bazı kaynaklar ise kelimenin kaçınmak anlamına geldiğini ve bu nedenle sarımsağın rahatsız edici kokusuna dikkat çekildiğini belirtmiştir. Tür adı Antik Yunanca bağ pırasası anlamına gelir. Türün kadim adıdır ve muhtemelen üzüm bağlarında görülmesine işaret etmektedir.

Gıda

Allium ampeloprasum soğanı ve yaprakları çiğ ya da pişirilerek tüketilmektedir. Çiçekleri yemeklerde çeşni olarak kullanılmıştır. Soğancıklar sarımsak tadına sahip olup salata ve yemeklere eklenmiş, ayrıca soğancıklardan turşu yapılmıştır.

Tıp

Allium ampeloprasum antikanser özellikler gösterir. Tıbbi bağlamda sarımsak ikamesi olarak kullanılmıştır.

Bilgi

Bitkinin suyu güve kovucudur. Bitkinin tamamı böcek ve köstebek kovucudur.

Fotoğrafları

Exit mobile version